Referandumun üzerinden sadece 20 gün geçti. CHP yönetimi, bir muhalefet partisi olarak değişimin öncülüğüne soyunup siyaset üretmek için kurultaya gitmek yerine tam tersini yapıp yine statükoya sarıldı.
Bu da doğal olarak bizim referandum öncesi 11 Nisan'da yazdığımız gibi CHP'de iç savaşı başlattı. Böylece bir demokrasi yarışına dönüşmesi gereken mücadele bizzat genel başkan eliyle iç savaşa dönüştürüldü. Sürecin fitilini de Deniz Baykal ateşledi:
"CHP, cumhurbaşkanı adayı olmayıkabul eden veya ikna edilen ne kadarinsan varsa tümünü derhalkurultayı olağanüstüçağırıp,'Genel başkan olarakkimi istiyorsanız seçin,o adayınız olacaktır'demesi lazım."O açıklamalarınyankısı bitmeden devreyeFikri Sağlar girdive Genel Başkan KemalKılıçdaroğlu'na yüklendi:
"Referandum kampanyasında'tek adamakarşıyız' propagandasıyaptı ama kendisi tekadam oldu."Sağlar'a Kılıçdaroğlu'nun cevabı sertoldu: "Kapının önüne koyarız!"Bu ikiliyi Muharrem İnce izledi:
"Unutmayınız ki bir lider taşın arkasınasaklanırsa millet dağın arkasına saklanır. Ben aday değilim ama kimin adayolacağını belirlerim demek, 'Ben adayolursam kazanamam' demektir. CHP'dedönüşüm ve değişim acil ihtiyaçtır. Toplayın olağanüstü kurultayı bu işibitirelim."Buraya bir nokta koyup, 11 Nisan'dane yazdığımızı bir kez daha hatırlatalım:
"Kılıçdaroğlu'nu sıkıntılı günler bekliyor. Delege bazında hâlâ güçlü görünse de CHP kulislerinde sabah akşam referandum sonrası Kılıçdaroğlu'nun gideceği konuşuluyor.
Nedeni de sadece referandumun kaybedilme ihtimali değil, siyasetsizlik.
Bu da referandum sürecinde bile CHP'nin derin bir 'iç savaş'ın eşiğinde olduğunu gösteriyor. Şu sıralarda kulislerde referandumdan çok 'Kimi genel başkanyapalım?' ya da 'Bizi kim kurtarır?' sorusuna cevap aranıyor. Henüz kılıçlar açıktan çekilmedi ama referandum sonrası adı konmamış bir iç savaşın hazırlıkları ayyuka çıkmış durumda." Kılıçdaroğlu, bu tespitimizden bir sonuç çıkartmadığı gibi CNNTürk'te bizi suçlayan bir cevap verdi: "Hepsi bizim partimizindeğerli milletvekilleridir, hepsi de saygıninsanlardır, iyi de Mahmut Övür'eniye bu dert düşmüş onu anlayamadım." Sadece bizim yazdıklarımızı değil, partisinde olup bitenleri de anlayamadığı için bir gazetecinin ana muhalefet partisinde olup bitenleri öngörmesini "dert" olarak niteledi.
O yüzden şu soruyu hak ediyor: Hani partinizde kavga yoktu? Kavga etmeyenlerin söylediklerine bir bakın... Deniz Baykal: "CHP tehditle, öfkeyle, sopa sallayarak yönetilemez." Muharrem İnce: "Sayın Başkan katıldığı TV programında benim için 'Karşımda aday oldu ama ben onun elini kaldırıp milletvekili yaptım' dedi. Bana lütufta mı bulunmuş?" Fikri Sağlar: "CHP'deki korku imparatorluğunu yıkacak kararlılık ve cesaret olmalı." Kemal Kılıçdaroğlu: "Kapının önüne koyarız!" Aslında referandum öncesi parti içinde sadece bu isimlerin değil, 10 farklı grubun harekete geçtiğinden söz etmiş, CHP'yi bekleyen tehlikeye dikkat çekmiştim. Henüz onlar konuşmadı.
Demirel'in deyimiyle "turpun büyüğüheybede" ve heybe bir açılırsa ki yakındaaçılacak, o zaman Kemal Bey, çevresindekimselerin kalmadığını da görecek. Bununnedeni de belli: Ortada herkesi bir arada tutacak,alternatif olacak bir siyaset olmadığı gibigüven veren bir siyasi aktör de yok. Bu yüzdenherkes yeni bir yol arıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.