Bildiğimiz Hollywood filmlerinden biri işte!
Adını hatırlayamıyorum.
Bir Interpol ajanıyla bir savcı dünyanın en büyük bankalarından birinin para aklama işlerini araştırmaya başlarlar... Olaylar,olaylar... Faili meçhuller...
Hatta yanlış hatırlamıyorsam, filmin kahramanları NewYork, Milano, Berlinderken İstanbul'akadar gelmişlerdi.
Benzerlerinin tonla üretildiği orta karar gerilim filmlerinden biriydi.
Fakat bir sahnesinde edilen laflar zihnimde iz bırakmış, bir gün bu köşede "altyazı" bölümünde kullanırım diye, salondan çıkarken defterime kaydetmiştim.
***
Şöyleydi sahne...
Nice badireyi atlattıktan sonra savcı bankanın merkezine girebilmişti ama artık ne çatışacak ne de gerçeklerle yüzleşecek hali kalmıştı. Sonunda CEO'dan dünya çapında büyük bir bankanın ne olduğu konusunda şu dersleri işitmişti.
"Borçları kontrolediyorsan, herşeyi kontrol ediyorsundemektir. Gerçekdeğer, borçtur. Bankabütün varlığını bununüzerine kurar ve buyolla yeryüzündekibütün çatışmaları elindetutar. Çok mu rahatsızedici? Evet! Amavarlığımız, ister bireylerolsun, ister milletler;borç köleleriyaratmak üzerine kuruludur."
Bunu niye anlattım?
Epey zaman oluyor, altı yedi yıl öncesiydi.
Filmi birlikte seyrettiğim ve bu sözleri çok beğenip kaydetmemden memnun olan arkadaşım işletmesini kapattı, finansçı oldu.
Ve geçenlerde bana "komplo teorileriyle dünyayı açıklama hastalığından bıktım" mealinde bir mail attı.
Neye kızdın diye sorunca da, Amerikan eski Hazine Bakan yardımcılarından birinin tv'de "dünyayı beşbanka yönetiyor" diye konuşmasını kastettiğini açıkladı.
***
Tamam, dedim. Illimunati vesaire,karanlık güçler, gizliörgütler üzerinden bazıaçıklamalar beni de sıkıyor;toplumsal dinamiklerve insan "ruh"unu ıskalamamızaneden oluyor...
Evet! "Ama"sı var! Banka dediğin hesapta gizli, karanlık bir kurum değil. Bir finansçı olarak en global anlamıyla, bankalar ne yapıyor?
Durdu, düşündü.
Sonra ona filmi hatırlattım.
O çok hoşuna gitmiş sözleri...
Sustu.
Bak, dedim, sustuğunu yazacağım.
Güldü, "yaz, yaz!" dedi. Hollywood söylersedoğru oluyor da nedenbenzer bir konu haberya da belgesel yapılıncakomplo sayılıyor?
Filmlerin anlattığına herkes inanıyor da neden gerçek dünyadan, reel hayattan bir yüksek bürokrat anlatırsa burun kıvrılıyor?
Üzerinde durmaya değer bir "uyuşturulma" hali, değil mi bu?
Bu "uyuşturulmuşluk"la ne komplo ne değil konusunu hakkıyla tartışabilir miyiz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.