Dünya dönüyor ve hızına yetişmek her zaman mümkün olmuyor. Biraz geriye gidip günümüze gelelim.
Anlamak için... Kısa kısa...
Fransa... Charlie Hebdo,Paris katliamlarıylasarsıldı. Stadyumlarıbasıldı. Bombalarla,Kaleşnikoflar'laen üst derecedenmesaj verildi. ÇünküFransa dün de bugünde EKSEN olmaamacında olan bir ülkeydi.
Kendinde bu gücü görüyordu.
Ekonomisi, askeri, ordusu, sömürgeleri, sanayii ve dili vardı.
Ama birileri buna itiraz ediyordu. "OLAMAZSIN!" diyordu.
De Gaulle zamanında Fransa NATO'dan çıktı. Askeri kanadı terk etti. Güçlü AVRUPA BİRLİĞİ için atılmış önemli bir adımdı. Avrupa, Amerika'nın karşısına dikilecekti. Oldukça yol alındı. Ama istenilen noktaya gelinemedi. Yıllarsonra göreve SARKOZYgeldi. Bizde kimse peküzerinde durmadı ama enbüyük isteği NATO'ya geridönmekti.
De Gaulle'ün tersine... Çok didinip çalıştı.
Peki Fransa'nın bu isteğinin nedeni neydi? Bir korkusu olmasa NATO şemsiyesi altına girmek istemezdi!
Kim tehdit ediyordu? Hangi güç buna cesaret ederdi?
Sonuçta Fransa'ya saldıracak olan karşısında Avrupa Birliği'ni bulacaktı. Sarkozybir devletten ya da onunordusundan korktuğu içindeğil başka bir nedenleNATO'yu tekrar istiyordu.
Söylenmez ama Amerika'nın kullandığı terörden çekiniyordu.
Bunun başlarına bela olacağını kestiriyordu. "NATO'ya geri dönersem bunu atlatırım, en azından az yara alırım" diye düşünüyordu. ATLATAMADI.
Fransa büyük bir devletti ve TERÖR denilen şeyi adı sanı bilinmeyen bir avuç militanın yapmadığını biliyordu. Nerede yaşadıkları belli olmayan bir grup insanın koca devletleri sallayamayacağını anlayacak kadar akıllıydı!
Biraz daha geriye gidelim şimdi...
Birleşik Krallık, Fransa ve İsrail, Mısır'daki yönetimden rahatsızdı. Nasır hem ASUANBARAJINI yapmak istiyorhem de SÜVEYŞ KANALI'nıMİLLİLEŞTİRMEK içinçabalıyordu. Askeri olarak da Rusya'ya gereğinden fazla yaklaşıyordu! Bu Avrupa için kırmızı alarm demekti. İki ülke İsrail'i de yanlarına alıp planlarını yaptı. Nasır uyarılacak, dinlemezse vurulacaktı.
Dinlemedi.
Koalisyon uçakları Kahire'yi bombaladı. Nasıl olsa Müslümanlar'la kavga edecek bir İSRAİL vardı. Birleşik Krallık ve Fransa istediklerini yapacaklarını düşünürken NORMALDE yan yana gelmemesi gereken iki DEV, Amerika ile Sovyetler,ortak harekete geçti. Olayael koydular. Baktılar,Avrupa dinlemiyor, Londraile Paris'i nükleer silahlavuracaklarını açıkladılar.
1945'ten beri süregelen DÜŞMAN KARDEŞLER OYUNU burada açığa çıkmıştı.
Amerika ile Sovyetler hiç düşman olmamıştı.
Gelelim bugüne...
Bu denklemde yer alan FRANSA şimdi terörle, karşı cephenin büyük oyuncusu Rusya ise ekonomik krizle mücadele etmekte...
Fransa'nın yanında yer alan Birleşik Krallık ise BREXIT diyerek yolunu ayırdı, başka yöne saptı! Ancak daha öncesinde,hatta 1990'larda, işlerdeğişmeye başlamıştı. NATO vardı, VARŞOVAPAKTI karşısındaydı!
Kapitalizm vardı, Sosyalizm karşısında dikiliyordu! Bu ikili yapı Sovyetler'in yıkılmasıyla sona erdi. Yeni bir sistem gerekiyordu! Bunu kim kiminle ve ne şekilde kuracaktı.
Kestirmek kolay değildi.
60-70 yıllık yapılar ortada duruyordu.
Egemenlikleri geniş ve keskindi. Ne, ne kadar değişecekti! FransaTERÖR DALGASINDAN KURTULMAK için nasılNATO'ya göz kırptıysaİngiltere de BREXIT ileAvrupa'yı kaderiyle baş başabırakıyordu! Halkın verdiğibir karar değildi bu! İki gündealınamayacak kadar önemliadımlardı bunlar. Yeni DünyaDüzeni'nin ayak sesleriydi sanki!
SOROS yine konuştu. "Bazıbankalar batacak. AvrupaBirliği artan askeri tehditlekarşı karşıya gelecek..." dedi.
Kim Avrupa'yı tehdit edecekti?
Bankalar neden batacaktı?
Açalım biraz...
NATO ömrünü tamamlamış bir örgüttü. Yenilenmek zorunda.
Eski külüstür bir örgüt değil ancak yeni sisteme uygun hale gelmek durumundaydı. Gorbaçov'la birlikteaslında yıkılan sadeceSOVYETLER değildi! NATO da gidiyordu! Birleşik Krallık bilerek AVRUPA'dan ayrıldı! Washington'la savaşına son vermek ve yeni bir nikah kıymak için! Muhtemelen NATO'nun yerini alacak askeri gücü de bu nikah belirleyecek.
İki ülkenin liderliğinde yeniliğe gidilecek. Çok ülke katılacak ama son söz bunlarda olacak.
Winston Churchill'in, "Dün ilebugün arasında bir kavgaçıkarsa yarını kaybederiz"sözü Amerika ve İngiltere'ninyeni felsefesi olacak. İngiliz veAmerikan bankaları birleşecek.
Enerji devleri de evlilik yapacak.
Pastanın tamamını iki ülke bölüşecek. Kreması olan ülkelere ise pastadan küçük pay verilecek.
İşte bütün bunlar planlanırken İngiltere REFERANDUMDA AB'den çıkmak için yeterli oyu bulamasaydı ne olacaktı?
İTALYA havaya uçurulacaktı.
Avrupa Birliği, GLADYO'nun eski kalelerinden olan İtalya'nın içinden yükselen terörle parçalanacaktı.
Bu da planın içindeydi! Bu adamlar işini şansa bırakmazdı.
İstanbul Atatürk Havalimanı'na gelen saldırganlar IŞİD'liymiş. Olabilir. Ama İŞİD kim ki? Gücü ne ki? Arkasındakiler eliniçekse bırakın İstanbul'agelmeyi RAKKA'nın dışınaçıkabilirler mi? Parayı,askeri, silahı, orduları,füzeleri elinde bulunduranKOALİSYON için IŞİD'insizce 30 saniye ömrü varmı?
YOK elbette! Ama yaşaması gereken siyasi sonuçlar, doğurması gereken bir örgüt. Bu nedenle BESLENİYOR...
Biz de bu oyunun tam merkezindeyiz... Yönümüzü ve tarafımızı seçmemiz için bizi sıkıştırıyorlar...
Dünyayı yeniden dizayn etmek isteyenler verdikleri rolle yetinmemizi istiyorlar. Olay bu!
Gerisi laf salatası...
Olaylara böyle bakın lütfen!
Bağımsız politika izlemek isteyenler bunların hedefi...
Başta da Putin var. Türkiye'ye sonsuz ihtiyaçlarının olduğunu biliyoruz.
Bakalım neler göreceğiz...
Bu yaz sıcak geçecek gibi...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.