ERGÜN DİLER

Güney sınırımız hiç olmadığı kadar hareketli... Gelenler, gidenler, geçenler, bağlantılar, adam kaçırmalar, tehditler, takipler, iz bırakmalar, kaybolmalar...
Yani ne ararsanız var!
Şanlıurfa-Gaziantep arası JAMES BOND filmlerine taş çıkartacak kadar tansiyonu yüksek bir havaya teslim...
Herkes arazide kendi işine yarayacak hamleler peşinde koşuyor!
Büyük hedef MUSUL konusunda ne olacağı...
Ajanlar savaşının temelinde bu var! Türk polis ve istihbaratı da bu konuda alarmda! Şimdiye kadar bileklerini büken olmadı!
Gelin önce MUSUL'un hikayesini anlatalım... Sonra da YABANCILARIN BÖLGEDE yapmayı planladığı kirli oyuna gelelim...
I. Dünya Savaşı'ndan önce Musul, Osmanlı toprağıydı! Ve herkes bölgenin petrol denizi olduğunu biliyordu.
İngiltere ile Almanya arasında büyük rekabet vardı! Bugün de var! 1916'da Sykes-Picot ile bölge Fransızlar'a kaldı!
Ancak Ortadoğu'daki menfaatlerinin zarar göreceğini anlayınca İngilizler'e devrettiler! Mondros Mütarekesi'nin 7. Maddesine göre "Hıristiyanlar tehlikede!" diyen İngilizler, Musul'u kendilerine istedi. Ali İhsan Paşa şehri bunlara vermemek için istifa etti. Yerine gelen Binbaşı Akmansü, şehri boşalttı!
İngilizler girdi, işgal etti! Tarih 15 Kasım 1918'di!
1922-24 arası Iraklı Kürtler Süleymaniye merkezli YARI BAĞIMSIZ bir KÜRDİSTAN KRALLIĞI kurmak istedi! Şeyh Mahmut Berzenci, kendisini KRAL olarak ilan etti! SEVR Antlaşması'ndan sonra bütün bölge BİRLEŞİK KRALLIK emrine girdi! Yani asıl KRAL değişmiyordu! Buckingham Sarayı da BERZENCİ'yi onadı ve VALİ olarak tayin etti! Birleşik Krallık'ta işler böyle yürüyordu! VALİLER önemliydi! Acaba bizdeki GİZLİ VALİ kimdi? Neyse... Ancak işler LOZAN'da değişmeye başladı! Aslında İngilizler, Berzenci üzerinden bize SOPA göstererek "Sözümü dinlemezseniz Kürtler'e ayrı devlet kurdurur, sizi daha da parçalar ve yok ederim!" diyordu! Tabii Ankara Lozan'da çok güçlü değildi! Geri adım attı! Bunun sonucunda da Berzenci gitti! Londra "Irak'ın bütünlüğünü bozmaya niyetimiz yok!" diyerek vaktini dolduran dostunu tasfiye etti!
Bu altın kuraldı, değişmezdi!
Direnmeye kalktı!
Kendindeki gücü abarttı! Ne oldu peki? Süleymaniye'ye bomba yağdı!
Ankara da MUSUL'u nasıl geri alacağını kara kara düşünüyordu!
Kaçan Yunan'dan birçok silah kalmıştı! Türk Ordusu'nu ayakta tutacak kadar silah ve cephane vardı! İstikamet MUSUL olunca daha yola çıkmadan başımız derde girdi! Onların sayesinde tabii...
Önce Doğu Anadolu'da NASTURİ AYAKLANMASI baş gösterdi!
Gücümüzü bölmek zorundaydık! Ve devlet önce içerideki sorunu çözmeliydi!
Tam bu iş hal yoluna girerken Şeyh Said isyanı patladı! Bir AKIL, bizim MUSUL'a ve Ortadoğu'ya inmemizi istemiyordu! MUSUL'a gitmeyi planlayan ordu ve hazırlanan birlikler bu ayaklanmaları zar zor bastırdı! ROTAMIZ sapmıştı!
Lozan'da sonuca gidemeyen Ankara masada İngilizler'den Musul'u geri alacağının hayalini kurdu! Ancak bölgede tansiyon düşmüyor, İngiliz ordusu Süleymaniye ve çevresini aralıksız bombalıyordu! ASURİ KABİLELERİ de Türk askerine sorun çıkarıyor ve bir adım öne çıkmamız engelleniyordu!
İstanbul Konferansı yapıldı! Türk tarafı "Musul'la tarihi bağımız var!
Hem Türk hem Kürt nüfus bizim kardeşimiz ve hepsi Müslüman!" savunması yaptı! Tabii Londra bunu duymazdan geldi! Olay BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'e (Milletler Cemiyeti) taşındı! DEMOKRASİ çıtasını kullanan Ankara REFERANDUM istedi! Nüfus yoğunluğu bizdeydi! Ama İngilizler "Bölge halkının bunu anlayacak kapasitesi yok! Daha o akla sahip değiller!" diyerek reddetti! Masada da kaybettik yani! Olmadı!
Zaten Cumhuriyet tarihi boyunca çıkan isyanlar ve PKK aslında bize bunu anlatıyordu! Ancak anlamak istemiyor ve her şeyin nedenini içeride arıyorduk!
Bazı SINIRLI devlet adamları da "Aman bulaşmayalım!" diyerek sorunu çözmeyi değil KÜÇÜK KALMAYI öneriyordu!
Oysa işin içine girmemiz ve oyunu çevirmemiz gerekiyordu! Kaçtığımız sürece başımız dertten kurtulmayacak ve sonunda bölünecektik! Küçülecektik!
Bunu göremiyorduk!
Şimdi gelelim IŞİD'e!
Biliyorsunuz Türk polisi KANADA'ya çalışan Suriyeli dişçi Muhammed el Reşit'i yakaladı! İstanbul'a gelen İngilizler'i alıp Rakka'ya götüren ajanı!
Bütün irtibatları ortada! Kimlerin geldiği, KANADA Büyükelçiliği'ne nasıl rapor verdiği, parayı kimin nasıl gönderdiği, yani attığı bütün adımlar ortada! Ancak İngiliz medyası ile bizim içeridekiler nedense bu haberi görmüyordu!
Kraliçe'nin medyadaki askerleri "Türkler bir ARAP ajanı yakaladı!" derken bu gencin kime çalıştığı, Kanada ve İngiltere ile olan ilişkilerini asla ve kat'a gündeme taşımıyordu! Saklıyorlar, gizliyorlar ve bizi aptal yerine koyuyorlardı!
Bizim olduğunu iddia eden medya ne hikmetse İNGİLİZ HAKLARINI korurken sınır tanımıyordu! Erdoğan'a saldıranlarla omuz omuza giren bizim yerli görünümlü YABANCI medya, konu MİLLİ BAŞARI oldu mu topu taca atıyordu!
Oysa biz bilmesek de Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgede bütün aktörlere karşı savaşıyordu! Gazeteler yazmasa da KOBANİ şimdi istihbarat örgütlerinin merkezi oluvermişti!
Geçtiğimiz günlerde BOMBA YÜ KLÜ BİR YABANCI ajan yakalandı! Amacı neydi? Kime geliyordu? Nasıl zarar vermeyi düşünüyordu?
Hiç kimse bilmiyordu!
Peki "JAPON İSTİHBARAT ELEMANLARI bile oradaydı! Ne arıyorlardı?" diye sorsam bir cevabı olan var mıydı!
Ya NEVRUZ'u kana bulamak isteyen YABANCI istihbarat elemanlarının nasıl bir oyun içinde olduğunu fark eden var mıydı?
Ara sıra kısa olarak geçiştirilen "Yol kenarında patlamaya hazır şu kadar bomba bulundu!" haberlerinin aslı neydi? Hangi YABANCI ajanlar bunları döşüyordu? Nasıl bir mesaj veriyordu?
Ve neden PKK'nın ismi kullanılıyordu?
Türkiye, İngilizler'in kurduğu sistemin çökeceğini görünce bölgeye indi! Bunu gören bütün dünya da indi! Şimdi herkes herkesle mücadele ediyordu! Düşünün JAPONLAR bile çekik gözleriyle oradaydı! Bir AKIL, IŞİD üzerinden bizi durdurmaya çalışacaktı! Tıpkı tarihte olduğu gibi! Değişen sadece aktörlerdi!
Ne yazık ki içeriden ve dışarıdan KÜÇÜK TÜRKİYE için çalışan çok kişi vardı! Medya bunun sadece bir ayağıydı!
Ankara, Kürt meselesini tatlıya bağlamaya uğraşırken bunlar da IŞİD'i yeni bir sorun olarak kapımızın dibinde palazlandırıyordu! Yakayı ele veren onların AJANI olduğu için de hiç seslerini çıkarmıyorlardı! OYUN BÖYLE KURULUYORDU! IŞİD'in içinde, komuta kademesinde İran vardı, Ürdün, yani MOSSAD vardı, Körfez vardı! Tabii arkalarında BABALAR vardı!
Müslüman coğrafyasını Müslüman'la TANZİM etmeyi ve Türkiye'nin önünü kesmeyi planlıyorlardı! MUSUL için 90 yıl sonra ne yapacağımızı anlamaya ve çözmeye çalışıyorlardı! Bölge, dünyanın en yoğun AJAN TRAFİĞİNİN olduğu yerdi! Hepsi çok önemli işlere soyunmuştu! Verdikleri raporlar hayati önemdeydi!
Ona göre SORUN çıkaracaklardı yani!
Yabancıların verdiği değerin yarısını şu mübarek ülkeye verseydik inanın karşımızda kimse duramazdı!
Ama rektifiye olmuş o kadar çok adam var ki! Bayrak, ezan, vatan, toprak, şehit onları etkilemiyordu!
Kıbleleri farklıydı!
Hem içeride hem dışarıda savaşan tek ülkeydik!
Bu nedenle ZAFER daha da anlamlı olacaktı!

NOT: İngilizler hiçbir zaman Kürtler'e ülke vermek istemedi!
Ankara üzerinden onları da yönetme yolunu seçti! Şimdi Türkiye Kürtler'e "kardeşim" dediği için oyunu bozmaya niyetli olduğunu gösterdi!
Oyun kurmaya kalktığımız için binbir OYUNLA gelmeye çalışıyorlar! Kavga büyüyecek!