ERGÜN DİLER

GALİBA artık yavaş yavaş anladık!
Dışarıda yazılan senaryolar gereği, içerisi karışıyor! Türkiye gibi muazzam önemde bir ülkeyi, kimse kendi haline bırakmıyor!
Herkes ROTAYI kendi gücüyle belirlemek istiyor!
Bunu yaparlarken de çoğu zaman içerideki ADAMLARINA TARİHİ görevler veriyorlar! İçeride peş peşe operasyon yememizin nedeni budur!
Kemal Bey'in, kimin servis ettiğini bilmediği bir kasetten sonra CHP'ye gelişi operasyondur! Tayyip Erdoğan'a şiirle başlayıp KAPATMA davası ile devam engellemeler, operasyondur! KASETİ devreye sokanlar Deniz Bey'i kenara alırken, Kemal Bey'den de bir şey beklediler! Genelde o koltuğa getirilen kendi misyonunu bilmez! Son günlerde yaşadığımız da böyle bir şey! BİR AKIL 4 BAKAN üzerinden Erdoğan'ı sıkıştırmaya çalışırken diğer yandan da Kemal Bey'in gidişini hazırlamakta! İnönü üzerinden yapılan operasyon Sarıgül için görünse de aslında partiyi elinde tutamayan Kemal Bey hedefte! Zaten kendi partisi bile gelişine artık "DİZAYN ve OPERASYON!" demeye başladı!
İstenilen alınmadığı sürece tıpkı SARIGÜL de olduğu gibi düğmeye basılır! Peki bu adamlar ne düşünüyor ya da ne istiyor? Doğru soru bu!
Tam bu noktada seçilmiş bazı isimlere dikkat etmek gerekir! Bazı şartlar onların öne çıkmasını sağlar!
Bu isimlerin arasında Selahattin Demirtaş da var! 6-7 Ekim olaylarında oynadığı rol ve yaşamını yitiren 45 can ortada! Birilerine BİRİLERİ, taşıyamayacağı misyon yükler!
Demirtaş farkında olmasa da omuzlarında ona ait olmayan bir yük var! Belki bunun ağırlığı altında ezildiği için DİLİNİ KESKİNLEŞTİRİYOR! Ve öne çıkmak, önde kalmak zorunluluğunu yaşıyor!
Geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşma çok önemliydi! "Geldiğimiz nokta artık bu mücadelede dananın kuyruğunun kopacağı noktadır. Dananın kuyruğu kopacaksa bugün, 100 yıl önceki gibi, kuyruk değil dana bizde kalacak..." Bu kadar mı?
Değil elbette! "Deniyor ya bölünmeyelim diye.
Bölünmemenin alternatifi tek olmak değildir. Biz tek yürek derken onlar tek millet tek dil olmaktan bahsediyorlar.
Bugüne kadar bölen parçalayan politikalar tekçi politikalardı. Kendi gibi düşünmeyene yaşam şansı tanımıyorlar bu topraklarda. Bizi tekleştirmeye çalışanlara inat biz farklılığımız kültürlerimizi koruyarak birlikte hareket edeceğiz..."
Devlet, kendi kulvarının dışına çıkmış, Kürtler'e "Kardeşim!" demiş, "Biz biriz bir bütünüz!" demiş ama belli ki birileri ikna olmamış!
Ya da rahatsız olmuş! Demirtaş da bunlardan biri! Devletin tüm samimiyetiyle elleri buluşturma çabası nedense Demirtaş'a yetmiyor! Eylül'ün sonundaki Washington gezisinden sonra DİK KONUŞMAYA devam eden Demirtaş 45 kişinin ölümüne yol açan olayların baş aktörlerindendi!
Erdoğan namaz çıkışı "Biden eğer bunları söylemişse benim için bitmiştir!" diye tepki gösterdi!
Biden "Harvard'taki o konuşmam yanlış anlaşıldı!" diyerek durumu kurtarmaya çalıştı! Demirtaş ise yangına körükle gitti ve 6-7 Ekim yaşandı! Peki şimdi niye böyle konuşuyor!
Bugün için!
Açayım...
Daha önce iptal edilen SAVUNMA SANAYİİ İCRA KOMİTESİ 7 Ocak'ta yani bugün toplanacak!
Toplantıda Uzun menzilli yüksek irtifalı hava savunma sistemi ihalesi masaya yatırılacak! Son söz söylenecek! İhalenin Fransa'ya mı yoksa Çin'e mi gideceği karara bağlanacak! Ayrıca Altay'ın seri üretimi ile MİLLİ SAVAŞ UÇAĞI dosyası, raftan inecek! Bu toplantı sonucunda, hangi model uçakta karar kılındığı büyük ihtimalle açıklanacak!
Yani ÇİN ile yakınlaşan ve FÜZE SAVUNMA SİSTEMİNİ ortaklaşa yapma kararı alan Ankara'nın koyacağı son nokta, dünya tarafından ilgi ile izleniyor! KOBANİ olaylarının çıkışındaki en büyük etken ÇİN ile füze arkadaşlığının başlamasıydı! BÜYÜKLER, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasını asla ve kat'a istemiyor! Bağımlı, söz dinleyen, sınırlı, iddiasız, küçük düşünen Ankara ilk tercih! Bölgeyi hedef aldığın an çullanmak istiyorlar! En zayıf nokta olan KÜRT sorunundan gelmek istiyorlar!
Demirtaş da tam bu nedenle 7 Ocak'tan önce, yani İMZALAR atılmadan önce çıkıp boyunu aşan laflar ediyor! Ayar vermeye çalışıyor!
Kendince "Aklınızı başınıza alın!" demeye getiriyor! Tüm Kürtler adına söz söyleme yetkisini kendinde buluyor! Çünkü konuştu; bölge karıştı! 45 can gitti! KAOS Türk-
Kürt dışında herkese yarıyor! Birileri ellerin buluşmasını istemiyor! Ankara denileni yaparak KARDEŞLİĞİ kursun derdinde olanlar var! Bizim sorunumuzu bildiğimiz yoldan çözmemiz istenmiyor! Güçlü ANKARA'nın kardeşleriyle, bölgeyle buluşması sıkıntı veriyor! Yaşadıkları sancıyı da içerideki ADAMLARININ KESKİNLEŞEN dilinden anlıyoruz!
Burası Türkiye! Bunların olacağını hepimizi biliyoruz! Önemli olan bir olup karşı koymak! Kürt kartını kaşımak için muhtemelen ne yaptığını net olarak çözemedikleri Kemal Bey'in yerine, CHP'nin başına başkasını hazırlayacaklar! Eğer Kılıçdaroğlu ŞİŞLİ'deki mesajı alıp kendine çeki düzen verirse ne ala... Yoksa, bunların elinden çekeceği var! Kürt sorununu kaşımak için DEMİRTAŞ'tan başka aktörlere de ihtiyaç var! Öyle düşünüyorlar! Çözüm için de yıkım için de CHP olmazsa olmaz! EN başta CHP'lilerin bunu bilmesi şart! DİZAYN edilen parti olmakla, kasetle koltuktan indirmekle bir yere varamazlar! AKILLI olmaları gereken bir dönemden geçiyorlar!
Kemal Bey gider mi kalır mı bilmem!
Ama gidecekse de yerine "BÜYÜK TÜRKİYE" diyen ve barışı kardeşliği savunan birinin gelmesi gerekir!
Paralel'in mucidi Graham Fuller, geçenlerde önemli şeyler yazdı: "2015 yılında Erdoğan, güç kaybının ne demek olduğunu anlayacak. Erdoğan'ın bu tavırları, hem partisini hem de kurumların elde ettiği kazanımlarını yok edecek. Ancak o kurumların, Erdoğan bitene kadar, ülkeyi demokratik ve şiddet dışı yolda tutmaya devam edeceğine inanıyorum..." Galiba ne demek istediği açık ve net! Saldırı olacak! Topyekun saldırıya geçecekler! İçerideki adamları emin olun "EMİR" bekliyor!
Lafın tamamı deliye söylenir! Kimse GÜÇLÜ ve BÜYÜK olmamızı istemiyorlar!
Osmanlı'nın ruhunu ele geçirip bizim adımıza racon kesmek derdindeler!
Ya KUKLA olacağız ya da KUKLA OYNATACAĞIZ!
Herkes buna bir karar versin!