ENGİN ARDIÇ

Atatürk'ün İzmir Atatürk Lisesi'nde okumuş olduğunu biliyor muydunuz?Ben bilmiyordum, yeni öğrendim.
Kendi adını taşıyan lisede mi okumuş yani? Biz sanıyorduk ki hani Manastır Askeri İdadisi, Harbiye Mektebi falan...
İzmir Atatürk Lisesi'nde "oturduğu masa" varmış. Vallahi postalcı gazete öyle yazıyor. (Sıraya değil de masaya mı oturuyordu ayaklarını sallandırıp?)
Bu masa, bugüne kadar İzmir'in Karataş semtindeki "Cumhuriyet Eğitim Müzesi'nde" sergilenmekteymiş! Onarım masraflarının yüksekliğinden, müze şimdi kapanmış.
Yalnız masa değil, "tahtada dönemin öğrencilerine matematik dersi verirken çekilmiş" fotoğrafı da varmış.
Acaba Atatürk, kendi adını taşıyan bu ilim ve irfan yuvasında bir dönem matematik öğretmenliği yapmış da gene bizim mi haberimiz yokmuş?
Gazete, cumhuriyet müzesinin "iki yüz yıllık" olduğunu da ısrarla belirtiyor.
Yani İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi, 1815 yılında kurulmuş... Cumhuriyetten 108 yıl önce...
Atalarımız ne öngörülü adamlarmış, daha o zamandan Türkiye'de günün birinde bir cumhuriyet kurulacağını tahmin etmekle kalmamışlar, ona bir de Atatürk ismini koymuşlar.
Yok, öyle olamaz, mutlaka eskiden adı değişikti falan diyecekseniz, ben haberde o "unsurları" ararım arkadaş. (Geçen gün kaybettiğimiz Erol Simavi'nin "Macaristan'ın başkenti Bükreş" yazan muhabiri kovduğunu öğrendik, helal olsun ve de Allah gani gani rahmet eylesin.)
Başka neler varmış bu müzede? "Her dilden klasik roman"... Müze değil, İlyas Behar çorbacının Kanaat Kitaphanesi mübarek...
Ayrıca çeşitli karneler ve diplomalar... Başka?... "Rus kameramanların çektiği Onuncu Yıl Konuşması'nın görüntüleri"...
O filmin tamamını haftalık bir dergi bedava disk olarak dağıtmıştı, "Türkiye'nin Kalbi Ankara"... Bizim gençliğimizde yasaklı filmdi, çünkü "jeneriği" Rusça yani Kiril alfabesiyle yazılıydı! Pek Atatürkçü sansür kurulu, Atatürk'ün izin ve desteğiyle çekilen, buram buram Kemalizm propagandası yapan ve içinde İsmet Paşa'nın da bir konuşması bulunan filmi yasaklamıştı, ancak kırk yıl sonra "karşıdevrimcilerin" sağladıkları özgürlük ortamında seyredebildik!
Postalcı gazete bu zevzekliğe, esas olarak hükümete gıcıklık ve bu arada da "maksat Atatürkçülük olsun" gayretiyle imza atıyor: Gerici iktidar, içinde bu mukaddes emanetler bulunan müzeyi kapattı!
Kimsenin aklına "bir eğitim müzesine koyacak şey bulamadınız mı, bu ne zavallılıktır" diye sormak gelmiyor.
Karataşlılar müzenin kapanmasına çok kızmışlar, çok... Gazete öyle uygun görmüş, öyle diyor.
"Bu basitliklerle uğraşacağınıza, hani 'yangın öncesi eski İzmir'imizin' müzesi nerede, niçin kurmuyorsunuz, niçin açmıyorsunuz" diye hesap sormalarını beklemek fazla mı safdillik olacaktır? Galiba evet.