Önce Mevlana'dan bir alıntı:
"Hintliler bir fili halka göstermek için getirip karanlık bir ahıra kapattılar.
Hayvanı görmek için o karanlık yere bir hayli adam toplandı. File ellerini sürmeye başladılar.
Birisi eline hortumunu geçirdi: "Fil bir oluğabenziyor", dedi. Başka biri filin kulağını yakaladı: "Fil, yelpaze gibi bir hayvan", dedi.
Filin ayağını yakalayan ise: "Fil bir direğebenziyor",dedi. Birbaşkasıda sırtınadokunmuştu: "Fil, taht gibi", dedi.
Herkes filin neresine dokunduysa ona göre anlatmaya başladı. Herkesinelinde bir mum olsaydı, sözlerindeaykırılık kalmazdı." Özet: Herhangi bir şeyi bütünü ile görmeyen ve dokunduğu parçası üzerinden bütünü ile ilgili değerlendirme yapmaya kalkanlar, yanılırlar.
Bununla da kalmaz, başkalarınınyanılmasına da sebep olurlar.
Birilerinin içeride ve dışarıda meydana gelen birçok hadisenin detaylarına vakıf olmadan yaptıkları değerlendirmelerin de, filin bütününügörmeyenlerin onu tanımlamakonusunda düştükleri yanlışlardan pek farkı yok.
Her zaman vardı belki. Ama son zamanlarda özellikle sosyal medya üzerinden servis edilen ve yanlış oldukları sonradan anlaşılan birçokiddia, yalanlandığından haberdarolamayan insanlar açısındanadeta tartışılmaz bir gerçek halinegelebiliyor.
Herhangi bir yerde karşılaştığımız bir kişi doğrusunu çok iyi bildiğiniz bir konunun tam tersini rahatlıkla gündeme getirebiliyor. Kaynak sorulduğunda da, 'sosyal medyada okudum' diyebiliyor mesela.
Günümüzde tartışılan konuların başında gelen 'sosyal medyanınbaşıbozukluğu', bilenler açısından fazla problem çıkarmasa da, yazılan her şeye inanma alışkanlığında olan insanlar açısından büyük problem.
Herhangi bir konuyu detaylı olarak bilmeyenlerin hasbelkader yaptıkları yanlış değerlendirmeler, yine de işin bir nebze iyi tarafı. Bir de, konuyu detaylıolarak bilseler de, kasıtlı olarakyanlış aktarma konusunda gayretedenler var
KENETLENMEK VARKEN...
Sosyal medya kaynaklı temelsiz iddiaların bir bölümünün cehaletle alakası olduğunu söylesek de, ülkemiz üzerine çeşitli hesaplarıolanların sosyal medya sahasınıboş bırakmadıklarını da biliyoruz.
Dolayısıyla artık ciddi bir mecra haline gelen sosyal medyada yer alan aslı astarı olmayan birçok iddia, sadece cehalet kaynaklı değil. Hedeflerine ulaşabilmek için sosyal medyayı da bir silah olarak kullananlar var çünkü.
Tabii ki asıl mesele, daha geniş kitleler tarafından güvenilir olarak kabul edilen gazete ve televizyonlar üzerindenyapılan kasıtlı yayınlar.
Bu konunun asıl ciddiyet kazanan tarafı da, artık sadece iç meselelerde değil, ülkemizin varlığını ve birliğini yakından ilgilendiren dış gelişmeler konusunda da aynı şekilde davranılabilmesi... Bazı çevreler, güya muhalefet ediyormuş gibi gözükerek ülkemizin menfaatlerine aykırı çizgileri bile savunabiliyor yani ihanetinkıyılarında geziniyorlar.
Kuzey Irak'ta olup bitenlerle alakalı olarak birilerinin takındığı tavırlar, Türkiye'yidüşünmekten çok, muhtemelgelişmelerin başka bazı mihraklarasağlayabileceği menfaatler üzerine odaklandıklarını gösteriyor.
Ülkeyi yönetenlerin bildiklerinin muhtemelen onda birini bile bilmeyenler, Kuzey Irak konusundaki genelpolitika hakkında atıp tutuyorlar...
Tıpkı görmeyenlerin fili tarif etmesi meselinde olduğu gibi, bazı parçalar hakkındaki bilgilerinden hareketle, bütünü tanımlamaya kalkıyorlar yani...
Oysa böylesi muhataralı durumlarda devleti yönetenlerin etrafındakenetlenmek ve onların aldıklarıkararlara saygı duymak gibi güzel bir huyumuz vardı eskiden...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.