CHP'ningeçtiğimiz Pazartesi günü 'Fındık İçin Yürüyoruz' sloganıyla Ordu'dan başlattığı ve üçüncü gününde Giresun'da Kılıçdaroğlu'nun katıldığı mitingle sona eren yürüyüşü, beklendiği gibi ilgi görmedi. Fındık için yapılan yürüyüşün,yürümek dışında ciddi bir esprisiolmaması, en dikkat çekiciyönüydü. Tıpkı daha önceyapılan 'Adalet' yürüyüşündeolduğu gibi...
Aslında gerek genel başkanlarından ve gerekse CHP'lilerden fındıkkonusundaderslerine iyiçalışmalarıve mevcutuygulamanıneksikolduğunudüşündükleriyönlerineyapıcıeleştirilerlekatkıdabulunmaları beklenirdi. Bunu yapmadılar.
Milyonlarca insanı yakından ilgilendiren fındık konusunda yapılan bir yürüyüşe, durum eğer söylendiğikadar vahim olsaydı, yürüyüş vemitinge çok daha büyük bir katılımolması beklenirdi oysa.
Mitinge katılanların yüz ifadeleri de, dinlediklerinden hiç memnun olmadıklarını ayan-beyan gösteriyordu. Fındık konusunda zaten bildiklerişeylerin, hem de eksik olarakanlatılması sebebiyle boşa zamanharcadıklarını düşünüyorlardı herhalde.
Karadeniz'de genelde 33 ama özelde geçim konusunda ağırlıklıpaya sahip olduğu 15 ili özellikleilgilendiren fındık, 1930'lu yıllardan beri tartışma masasındadır. O tarihten beri, konuya taraf olan üretici, esnaf, fabrikatör ve ihracatçıların hepsini birden memnun olduğu istisnai yıllar ise çok azdır.
Kılıçdaroğlu Giresun'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, fındıkla ilgili birtakım bilgiler verdikten sonra:
"Milyarlarca dolar para kazanıyoruz, peki bu fındığı eken üreticiye ne veriyoruz, alın terinin, emeğinin karşılığını veriyor muyuz?" sorusunu soruyor. Ancak konuşmasında, 2017ürünü fındığa verilmesi gerektiğinidüşündüğü fiyat konusundaherhangi bir teklifte bulunmuyor nedense.
Yapılanı yetersiz görmek, genel bir yaklaşımdır. Ancak, neyin yeterliolduğu ve daha da önemlisi bununnasıl sağlanabileceği konusuna açıklık getirmeden 'yetersiz' diye haykırmanın kimseye faydası yoktur.
'BEN YAPARIM'LA OLMUYOR!..
Üretimin az olduğu ve çok olduğu yıllardan bahsedip, bu durumun istikrarsızlığa sebebiyet verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, fındıkta istikrarı iki yılda sağlayabileceği iddiasında.
Ancak bunu nasıl gerçekleştirebileceği konusunda tüyo vermiyor. Nasıl yapabileceğini bilmiyor çünkü...
Kaba hatlarıyla söylemek gerekirse;
Hava şartları başta olmak üzere çeşitli sebeplerin etkisiyle, fındık üretimibazı yıllar 400 bin tona düşerken,bazı yıllar ise 750 bin tonaçıkabiliyor. Dünya fındık ihtiyacının yüzde75'ini karşılayan ülkemizin satışı ise 500 bin ton civarında. Bu miktarın üretimin altı fiyatların yükselişi ve üstü de düşüşü demek.
Üretim fazla olduğunda stoklamak ve az olması durumunda stokta bulunanı devreye sokarak dengeyi sağlayabilmek iyi bir fikir. Ancak bu, on binlerce ton fındığın sağlıklı bir biçimde saklanabileceği depolar gerektiriyor. İhracatın sadece iç fındık yanihammadde olarak değil, mamulmadde olarak yapılması, yıllardırtartışılan bir konu. Bu konuda alınmışmesafeler olsa da, halen yapılmasıgereken çok şey olduğu açık.
Yapılması gerekenleri sağlamanın yolu da, Ordu'dan Giresun'ayürümekten ve orada yapılanmitingde genel geçer hususlarısıralayıp, 'onlar yapmıyor, benyaparım' demekten geçmiyor.
Hükümetin 2009'dan beri ilk defa, piyasayı dengelemek için fındığa TMO kanalıyla 10-10.5 TL fiyat vermesi, iyi bir hareket. Bu, alan bazlı gelir desteği ile yaklaşık 12 TL fiyat demek.
Ana muhalefetin fındığa ilgi duyması, güzel bir gelişme. Ancak yürümekyerine, konuyu iyice araştırıpyapılabileceklere kafa yorsalardı, çok daha iyi olurdu...
Sanırım konuya yine değineceğiz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.