Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı, İHH, Cansuyu, Mirasımız, Sadakataşı, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Hasene, Hayrat Vakfı ve diğerleri... Kurban Bayramıgünlerinde bu kuruluşlarvasıtasıyla dünyanınnerdeyse her yerindekurbanlar kesildi ve etler muhtaç insanlara dağıtıldı...
50 bin hisse kurban keseni de var bunların, 10 bin keseni de.
Kurban kulun Cenab-ı Hakk'a yaklaşması iken, dünyaüzerindekiMüslümanlarınbirbirlerineyaklaşması anlamını da kazanmış oldu.
Kurban kesilen coğrafyalarda başka dinlerden insanlar da bu bereketten payını aldı. Belki de bir Afrika ülkesinde, kendilerinden hayvan satın alan Müslümanların kendilerine et ikrametmelerinden etkilenen Animist birkabile İslam'a girme kararı almışbile olabilir, önceleri olduğu gibi...
Ramazan'da kumanya getiren, su kuyuları açan, katarakt ameliyatları yapan Müslümanların Kurban Bayramı'nda et dağıttığını gören batılı yardımkuruluşlarının mensupları, 'buTürkiyelilerin bu işte ne çıkarı var?'sorusu üzerine kafa patlatmayadevam etmişlerdir belki de:
Lügatlerinde olmadığı için 'Allah rızası' ve 'Bereket' şeklindeki izahları bir türlü anlayamadıkları için...
Türkiye'den ve Avrupa'dan hareketle dünyanın bütün bölgelerine gidenlerden bazıları birtakım sıkıntılarla da karşılaştı büyük ihtimalle. Kurban kesmek üzereyola çıkanlar arasında hastalanan,gözaltına alınan, tutuklananlar daolmuştur muhakkak. Bu işlerin olmazsa olmazları bunlar çünkü.
Ama bizler adına, kurban kestirip dağıtmak üzere gidenler, Müslümanlara kardeş olduğumuzu,gayrimüslimlere de tek birYaratıcı'nın kulu olduğumuzgerçeğini hakkıyla anlatmaya muvaffak olmuşlardır...
Bu yardımlaşma hareketinin lokomotifinin Türkiye olması, iftihar etmemiz gereken bir olgu. Diğer yönüyle de, yükümüzün ne kadar ağır olduğunu hatırlatıyor...
'HİMMETE MUHTAÇ DEDE'...
Belki 20-30 sene önce, 'kendisi himmete muhtaç dede, kaldı ki gayrıya himmet ede' durumunda idi Türkiye.
Derken Afganistan'ın SSCBtarafından işgali sonrası yardımkonusunda bir hareketlenme olduülkemizde. Aynı hareketlenmeninçeşitli İslam ülkelerinde de olduğunuduyuyorduk o aralar...
Afganistan işgali sonrası, belki kuru ekmeğini paylaşma örneğinde olduğu gibi başladı yardımlaşma. Sonrasında acılı diğer İslam topluluklarının yaşadıkları yerler ilgi alanımıza girdi. İlgi alanımızagiren Müslüman coğrafyalar,ulaşım zorluklarına rağmen etkialanımıza da girdi yavaş yavaş.
Yardımseverliği kendilerine mesele edinenlerin bir araya gelmeleriyle birtakım kuruluşlarımız çıktı ortaya... Bosna'da yaşanan Sırp katliamı,yardımlaşma duygularının zirveyapmasına sebep oldu denebilir.
Derken Çeçenistan ve sosyalist sistemin çöküşü sonrası ortaya çıkan diğer yapılar girdi gündemimize... Filistin her daim gündemdeydi zaten... Maddi imkanlar yardımlaşmafaaliyetlerinin bereketi ile migelişti, yoksa bu tür faaliyetlermaddi imkanların gelişmesi ileberaber mi artmaya başladı,çözümü zor bir mesele... Sivil yardımfaaliyetleri, bu tür çalışmalara katılaninsanların iktidara gelmesiyle birlikte de,olması gereken oldu ve resmi yardımfaaliyetleri de başladı. Türkiye bugün dünyanın en çokyardım yapan ülkesi... İstatistikleregöre ABD'den sonra ikinci sırada olsakda, milli gelire nispetle ilk sıradayız.
Demem o ki: Çeşitli sıkıntılarımız olabilir, tamam. Ama unutmayalım; bizdünya çapında izleyen herkesinakıllarını şaşıran bir yardımlaşmafaaliyetini yapan insanlarız da... İşte biz buyuz!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.