Türkiye'nin duruşundan rahatsız olup, bu halin yakın vadede istedikleri kıvama gelmeyeceğini bilenler, bulabildikleri bütün yollarla ülkemizeboyun eğdirmek için çalışıyorlar.
Ülkemiz aleyhine attıkları ya da atacakları adımlara mani olmak için, hukukçerçevesinde bazımüdahaleler yapıldığındada, adeta çılgınadönüyorlar.
Bu güruha mensup olanların ülkemiz aleyhine çalışmalarının engellenmesi sadedinde yapılanlar karşısında öncelikli tepkileri de demokrasi, insan hakları,ifade ve basın hürriyeti naraları atmak oluyor.
Demokrasi, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü denilen bu evrenselkavramlar, sanki birilerinin ülkemizaleyhine çalışabilmeleri için icatedilmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor böylelikle.
Bu kavramları içini boşaltarak kullandıklarının açık seçik ortaya çıktığını anladıkları durumlarda da. Tıpkı Almanya'nın son günlerde yaptığı gibi, üstü kapalı ya da açıktan ekonomiktehditlere başvuruyorlar.
Yaşanmakta olanların özetini, istedikleri hemen her şeyiyapmasına alıştıkları eskiTürkiye'yi özledikleri ve dahasıistedikleri şeklinde yapabilmek mümkün. Bağımsız, kendi kararlarını alan ve egemenliğine yönelik saldırılara en sert şekilde cevap veren yeni Türkiye, işlerine pek gelmiyor yani.
Bütün olup bitenlerin en anlaşılmaz tarafı da, özellikle de entelektüel çevrelerin bir kesiminin, ülkemiziköşeye sıkıştırmak için yapılangirişimlerle ilgili olarak desteğehazır bulunmaları.
Meselenin ehemmiyeti konusunda fransız olan bu çevreler, hainlikler planladıkları açık olanlarla ilgili olarak, 'bırakın canım, ne istiyorlarsayapsınlar' şarkısına başlıyorlar hemen.
Ülkenin birliği, beraberliği ve kamu düzenine yönelik bazı atraksiyonlar planlamak üzere bir araya gelmiş olan güruh, görünüş olarak kendilerine çok benziyor çünkü.
O KADAR DA SAF DEĞİLİZ!..
Büyükada'da bir araya gelerek, ülkemizde tertiplenecek bazı toplumsal olaylar için hazırlıklar yapanların gözaltına alınıp, bazılarının tutuklanması, Avrupalı hamileri gibi bu güruhun da canını çok sıktı.
Bir araya gelip, emniyet güçlerinin müdahalesi durumunda çeşitli delillerinnasıl yok edileceği, emniyet güçleri ile muhatap olma durumunda esas niyeti belli etmemek için ne türden yalanlarsöylenebileceği vb. konularda fikir teatisinde bulunan bir ekipten bahsediyoruz. Ve tabii ki bu adamların niyetleri film çekmek ya da tiyatro gösterisi yapmak filan da değil. Düpedüz, ortalığı karıştırmak için eylemler planlıyorlar.
Bunlardan bazıları uluslararası kuruluşlara mensup. Bazıları ise adını pek duymadığımız, ancak sahasında herhangi bir çalışma yapmasalar da, isimleri 'Mülteci' kelimesi ile başlayan kuruluşların üyeleri. FETÖ ile ilişkileri de dikkat çekici bir durum...
Ülkemizde karışıklık çıkarabilecek gösteriler planlayan bu kuruluşların Avrupa tarafından fonlandığı da biliniyor. Mülteciler konusunda Türkiye'yeverdiği yardım sözlerini tutmayanAvrupa, ortalığı karıştırmak içinçalışanlara oldukça cömert anlaşılan.
Kısacası, bakanlarımızın, hatta Cumhurbaşkanmızın Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızla bir araya gelmesine rıza göstermeyenler, ülkemizikarıştırmak için plan yapanvatandaşlarının faaliyetlerine gözyummamız gerektiğini düşünüyorlar.
İçimizden birileri de, objektif olarak izahı olmayan bu açık durumlara rağmen, hala Avrupa'nın haklıolduğu ya da en azındanolabileceği kanaatini taşıyor ve kompleks dolu değerlendirmeler yapıyorlar...
Tam da 'alın da gaçan mı!'denilecek bir durum...
Avrupalılar ve içimizdeki uzantılarının bilmeme ihtimaline binaen şöyle de denebilir: O kadar da saf değiliz!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.