Meşhur yürüyüşün son günlerinde Başbakanımız BinaliYıldırım, 'bu iş artık kabak tadıverdi' demişti. Yürüyüşle alakalı yazmak ta kabak tadı verdi aslında.
Yine de, ülkenin ana muhalefet partisi lideri koltuğunu işgal eden kişinin yürüyüş sonrası Maltepe'de toplananlara yönelik konuşmasının üzerinde durmakta fayda var.
Kılıçdaroğlu'nun mitingdeki bir saatlik konuşması yerine -miting alanına gelirken hazırladığını belirttiği-, 10 maddelik manifestosunu tahlil, maksada kafi.
Çünkü konuşmasının aşağı-yukarı bir özeti niteliğinde o 10 madde.
Darbe girişiminin lanetlendiği ilk maddede yer alan 'FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı' talebi izaha muhtaç mesela. Sıklıkla dillendirilen bu talep, 7 Şubat 2012'den beri yani 5seneden fazladır FETÖ ile mücadeleeden AK Parti'den çok CHP ilealakalı.
Darbe girişimi sebebiyle ilan edilen OHAL'e darbe demenin, darbeyimeşru görmek ve sorumlularınıcezalandırmayın manasınageldiğini, çocuklar bile anlar. Yasama, Yürütme ve Yargı'nın tek elde toplandığı da, ayakları yere basmayan bir iddia.
Yargının siyasetin emrine verildiği sözü, öylesine bir söz. OHAL mağdurlarının yargıya erişimleri ve sosyal güvenlik hakları gibi hususlar ciddi.
Ancak, tam da TBMM'de takip edilecek konular bunlar, yollarda değil...
Yargı ve sosyal güvenlik sebebiyle doğduğu söylenen mağduriyetlerin,mağdur oldukları söyleneninsanların giriştikleri 15 TemmuzDarbe Girişiminin neticelerinden olduğu da, kayda değer...
Devletimiz, TSK başta olmak üzere bütün kurumların içerisine sinsice yerleşen birilerinin, kendisini ele geçirmek için darbe girişiminde bulunabilme ihtimaline pek hazırlıklı değildi, malum.
Dolayısıyla, 'madem kibaşaramadılar hoş görün' demeyegelen sözler, 'tekrar denemeleri içinbir fırsat daha verin' demektenfarksız değil. Hele de bu söz, darbegirişimine karşı verilen mücadeleyiitibarsızlaştırmak için kıvranan birileritarafından söyleniyorsa...
ATI ALAN...
Görevlerinden alınan akademisyenler ve tutuklu milletvekilleri konusunda, bukişilerin akademisyen ve milletvekilikimlikleri terörle olan bağlantılarınıgörmezden gelme sebebi olsun manasına geliyorsa, durum vahim. Bahsi geçenlerin başlarına gelenlerin sebebi, muhalif olmaları değil, terörle olan bağlantıları.
'Mesleklerini yaptıkları için tutuklu bulunan gazeteciler', detay gerektiren bir konu. Gazeteci denilerek serbestbırakılmaları istenenler arasındacinayet zanlısı ve doğrudan terörolaylarına karışmış isimler var çünkü.
Ve geldik, zurnanın zırt dediği yere:
OHAL ortamında yapılan anayasa değişikliği gayrimeşru imiş Kılıçdaroğlu'na göre; ülkemiz bu anayasa ile yönetilemez imiş... Yapılan referandumda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş ve diğer hususların kabul edildiğini biliyor CHP lideri. O ve onun gibi düşünenler istemiyor diye, değişme şansı olmadığını da... Atı alan Üsküdar'a geçti yani...
Vesayetlerin tekrar ikame edilmesi için gayret eden Kılıçdaroğlu'nun 'hertürlü vesayet kaldırılmalı' sözü,oldukça ironik. Manifestonun sonlarına doğru, dinleyenler gülsün diye koymuş olmalı...
Ancak, tam olarak manaya geldiği tartışmalı da olsa, 'Eğitimde laiklikilkesinin aşındırılmasına sonverilmeli' şeklindeki talep, tam daCHP'yi ifade ediyor...
Bu ülkenin ana muhalefet partisini liderinin, 25 gün süren yürüyüşü sonrasındaki mitingde dile getirdikleri, elbette önemlidir. Ancak Kılıçdaroğlu'nun konuya aynı ciddiyetle yaklaşmadığını söylemek durumdayız.
Söyledikleri arasında kabul edilebilirve sürdürülebilir şeyler yok çünkü...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.