Bütün işlerin gelip dayandığı yer, birilerinin tam olarak neistedikleri ile ilgili belirsizlik....
Ne istediklerini bilsek, nerede aramaları gerektiğini söyleyebilirdik hiç olmazsa...
Asıl problem, güya birşeyler istiyormuş gibiyapanların, ne istediklerinikendilerinin bile bilmiyoroluşu...
Kemal Kılıçdaroğlu mesela. 'Adalet' istediğini söylüyor. Ancak, kendisine oy veren insanları temsilen bulunduğu parlamento yerine, yollarda arıyor adaleti. Oysa gerçekten doğru olduğuna ve milletimiz nezdinde karşılık bulacağına inandıkları bazı teklifleri olsaydı, TBMM'de yapacakları girişimler çok daha büyük ses getirir ve belki netice bile alabilirlerdi...
Belli ki Meclis'te dile getiremeyecekleri şeyler var ortada. Devlet sırlarını açıklama ile alakalı kanunlarıdeğiştirip casusluğu suç olmaktançıkarmak, TBMM'nin kabuledeceği bir şey değildir herhalde.
Yine terör örgütleri ile içli dışlı oldukları ya da 15 Temmuz darbe girişimi yani nihai olarak terörsuçu sebebiyle içerde olanlarınsuçsuz bulunacağı türden hukukidüzenlemeler de, aklı başında kimse tarafından kabul edilmez.
Yani kafanızda çizdiğiniz adalet şablonu milletin temsilcileri ve hele milletin bakışı ile taban tabana zıtsa, adaleti TBMM'de ya da mahkemelerde değil, yollarda ararsınız...
Sıkıntı, adalet arıyoruz denilse de, aslında adalet değil kendilerinegöre adalet arıyor olmaları ile ilgili.
Casusluktan ya da terörle alakalı suçlar sebebiyle tutuklu bulunanların serbest kalmalarını istemenin adaletle filan alakası olamaz çünkü.
Taraftarlarının yanında, soyut olarak adalet için yürümenin iyi bir şey olduğunu düşündükleri için, yürüyüşü takdir edenler de var. Herkesin fikri kendisine. Ancak CHP liderinin, tamolarak içini doldurmadığı şekilde'adalet' diyerek yollara düşmesi okadar sakil ki, hareketin güzelliğinide berbat ediyor.
AVRUPA'DAN BEKLENEN NE?..
Şükredilecek husus, 25 gün süren ve yollarda bulunanlara eziyet çektiren yürüyüşün kazasız belasız bitmiş olması.
Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz başlayan miting için de aynı temenni geçerli.
Objektif olarak sorulması gereken sorular yine de baki tabii. Türkiye'ninmevcut şartlarında, ana muhalefetpartisi lideri olan bir kişininyollarda aradığı tam olarak ne idi?..
Yalnızca yürümüyor tabii. Bu arada başka şekillerde de adalet arayışını sürdürüyor ki, bunlar daha da manidar.
Ne kadar adaletli olduklarını hemen her gün daha da net olarak anlamaya başladığımız Avrupa ülkelerinin medya organlarına makaleler döktürüp, ülkemizi yönetenleri şikayet ediyor Kılıçdaroğlu.
Avrupa ve adalet deyince, durup düşünmek gerek. Fazla düşünmeye de gerek yok tabii. Dünyaya kendi menfaatleri penceresinden bakan Avrupa ülkelerinin adaletten neanladıklarını, yıl dönümü tam dabu günlere denk gelen Srebrenitsaolayları açık olarak gösteriyor çünkü.
BM Barış Gücü adı altında korumalarında bulunan Boşnak Müslümanları Sırp katillere vererek 8binden fazla insanı katletmelerinesebep olan askerlerini ancak 22 yılsonra ve o da ancak yüzde 30 suçlubulabilenlerde, nasıl bir adalet anlayışı olabilir ki, Kılıçdaroğlu onlardan medet umuyor?..
Atalarımızın meşhur sözlerinden birisi olan: "Kendisi himmete muhtaçdede, kaldı ki gayrıya himmetede!.." sözü, durumu izah etmek açısından çok uygun.
Bütün dert, halkın oylarıyla gelemedikleri iktidara, Avrupa'nın baskıları sonucu gelebilecekleri ümidi belki de...
Emirlerini dinleyecek birilerinin iktidarda olması, Avrupalıların da temel arzusu, malum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.