Suudi Arabistan'ın başını çektiği bölge ülkelerince alınan Katar'a yönelik abluka kararının, esas olarak ABD'yi ama ondan çok daha fazla İsrail'in sevindirdiği bir gerçek.
Sisi'yi ve dolayısıyla Mısır'ı bir kenara koyarsak, diğer ülkeleri yönetenlerin ABD'yi neyse ama İsrail'in memnun eden bir abluka kararı almak zorunda kalırken, zorlandıkları söylenebilir.
Katar'ın doğru olanı yani aslında kendilerinin de yapmasıgerekeniyaptığı için hedef alındığınıve bunun için kendilerininkullanıldığını hepsi biliyorlarçünkü.
İletişim patlamasının kötü yönleri olsa da, hakim çevrelerin ciddi şekilde canının sıkan tarafları da var elbette. Herkesin olan biten hemen her şeyi duyduğu ve genellikle doğruya yakın fikirler yürütebildiği bir zamanda yaşıyoruz.
Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn... gibi ülkelerin diğer bir Müslüman ülke olan Katar'a abluka uygulayan yöneticileri, kameralar önünde esip gürlüyorlar, tamam.
Ancak şurası kesin ki, hiç birisinin bu tezleri vatandaşlarının gözlerinin içine bakarak tekrarlama imkanları yok.
Söylediklerinin yalan olduğunu insanların bildiğinin farkındalar çünkü.
Katar'a yönelik abluka uygulayan ülkelerdeki insanların büyük çoğunluğunun, yöneticileri gibi düşünmedikleri de, kesin.
Ürdünlülerin, gösterilerde yöneticilerine söyledikleri 'eğer hakikaten abluka uygulayacaksanız, bunu İsrail'e karşı yapmalısınız' sözleri, bölge insanının ortak tavrı.
Ürdünlülerin açıktan söylediklerini ablukacı ülkelerin milyonlarca vatandaşının, açıktan değilse bile içlerinden söyledikleri açık. Kaldı ki bölge insanlarının tamamının içlerinden söylediklerini açıktan söyleyebilecekleri günlerin çok uzak olmadığı da biliniyor.
Abluka kararı sonrası ABD'liyöneticilerin takındığı farklıtavırlar, belli ölçüde 'iyi polis,kötü polis' tutumu ile alakalıbelki. Taze Başkan Trump'un vebakanlarının ayrı telden çalmaları da,ilgi çekici. Katar'a yönelik yaptırımlarkonusunda 'kötü polis' rolüne soyunanTrump'un, ABD'nin Katar'da üsleriolduğunu bilmediği ise, konunun mizahiyönlerinden.
KÖLELİĞİN SONU YOK
Ancak olup bitenler, ABD'yi ve tabiiİsrail'i memnun edebilmek için alındığıaşikar olan Katar'a yönelik ablukakararının, kendilerine 'vur' denilenlerinbunu öldür olarak anladıklarını dagösteriyor.
İpleri ellerinde tuttuğuna inanılanlar tarafından verilen emirleri fazlasıyla yerine getirenler, bir yandan da belirsiz bir gelecekte ve şartlar yetirince uygun olduğunda benzeri emirlere 'hayır' diyebilecekleri günlerin hayalini de kuruyorlardır muhakkak.
Ancak, bu zamana kadar kendi aleyhlerine olan emirlere hayır diyemeyenlerin bundan sonra da diyemeyecekleri, kesin.
Emperyalistler, emirlerine uyanların bir gün uymamanın yollarını araştırdığını bilmeyecek kadar saf değildir çünkü.
Yani kölelik yapmaya razı olanların kendilerini bu işten sıyırabilme şansları pek yok.
İslam Alemi'nin, değişen dünya şartlarının nerdeyse tamamen kendi aleyhine evrildiğinin farkına varması gereken bir dönemde yaşıyoruz.
Geçmişte de benzeri sık yaşandığı gibi, bu yapı içerisinden olup başkaları ile iş tutanların hesaplarının tutmadığını da, tarih gösteriyor.
Konjonktür gereği uygulanan yanlış politikaların faturası, öncelikle hedef alınan Müslüman ülkelere ödetilse de, çok daha büyük faturayı bütün Müslümanların ödemek zorunda kalacakları, kesin.
Yaklaşık iki milyar Müslümanın olup bitenleri ortak akılla değerlendirip kendisini bölüp parçalayıp yönlendirenlere 'hadi oradan!' diyeceği günler çok uzak değildir inşallah...
Birilerine 'hadi oradan' diyemedikçe gidişatın düzeleceği yok çünkü.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.