Anayasa değişikliğini oylamamıza iki aydan az bir zaman kaldı. Birileri 'toplumun kutuplara ayrıldığından' bahsediyor ve bunun önlenmesi için de değişiklikten vazgeçilmesini telkin ediyor. Onların bahsini ettiği şekilde bir kutuplaşma yok ülkemizde. Vebunun böyle olduğunu da, en iyikutuplaşma olduğunu söyleyenlerbiliyor.
Tahminler toplumun büyükçebir bölümünün evetoyu kullanacağı ve tabiiolarak bir kesimin de hayırkullanacağı yönünde. Evetdiyecekler ve hayır diyecekler,şimdiye kadar olduğu gibihayatlarını berabercesürdürüyorlar.
Aynı evde, aynı apartmanda, aynı sokakta, mahallede, ilçede ve ilde...
Kutuplaşma varmış gibisinden bir algı oluşturma peşinde olanlar var. Bunlar, başkatürlü mani olamadıkları anayasadeğişikliğine kutuplaşma olduğusöylentileri ile mani olabilecekleri hesabı yapanlardan oluşuyor.
Tarihin hiç bir döneminde bu coğrafyada toplumsal çatışmalara vesile olabilecek türden kutuplaşmalar olmadı oysa. Birileri bunu sağlamak için ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ciddi manada bir kutuplaşma da olmayacak inşallah. Çünkü toplummühendisliğine soyunan dış ve içaktörlerin anlayamayacakları kadarsağlıklı bir toplumsal yapı var buülkede.
Şaka değil, bin yılı aşkın bir süredir beraber yaşıyoruz. Ve bu beraberliğin harcı da o kadar sağlam karılmış ki, yapımızı değil yıkmaya, sarsmaya bile muvaffak olamıyor kimse. Hangi etnikyapıya ya da mezhebe mensupolursa olsun, beraber sürdürülenhayat içerisinde kimse başkasınıötekileştirmemiş ve olduğu gibikabul etmiş.
GENETİK MİRASIMIZ...
Bu sebeple değil midir ki, farklılıkları bir arada barış içerisinde yaşatabilme konusunda Osmanlı tecrübesinin tarihte başka bir benzeri yok. Aynı değerleri bir miras olarak genlerimizde taşıdığımız da açık ve net. Bazı sıkıntılar olsa da, farklılıkların bir arada barışiçerisinde yaşaması konusundadünyada gösterilebilecek sayılıörneklerden birisiyiz Türkiyeolarak.
Bütün farklılıklara rağmen şehirlerde, kasabalarda, köylerde ve mahallelerde beraber başar insanımız. Herkes başka türlü düşünenlerin kırmızı çizgilerine kesin şekilde saygı duyar ve böylelikle sürer hayat. Hangi türden olursaolsun farklılıklar zenginlik sebebisayılır. Hem de sosyologların ve özellikle de toplum mühendisliğine soyunanların anlamakta zorluk çekebileceği bir mükemmellikte.
Referandum sürecinde de 'evet' diyeni ve 'hayır' diyeni ile aynı mahallede, aynı apartmanda ve hatta aynı evlerde hayatını sürdürmeye devam edecek insanımız. Türkiye'nin geleceğini yakından ilgilendiren hükümetsistemi değişikliği konusundakifarklı cevapları etkilemek için de,birbirleriyle konuşacak ve belki tatlıtatlı tartışacaklar en fazla. Bunun ötesi, yani kutuplaşma ve buna dayalı çatışmalar, birileri hayal edip dursa da olmaz, geçmişte olmamıştır çünkü...
Geçmişte olduğu kabul edilen kutuplaşmalar da, birilerinin maksatlarına ulaşabilmek için toplumun fay hatları olarak kabul edilen noktalara suni müdahale girişimleri neticesinde yaşanmış hadiselerdir. Aslında yaşanan olumsuzluklar da, figüranların eseridir ve toplumumuz bunlara zerre kadar aldırmadan kendi hayatını yaşamayı sürdürmüştür. Evet diyecekler de, hayırdiyecekler de bu ülkenin insanıdırve geçmişte olduğu gibi gelecektede barış içerisinde bir aradayaşamaya devam edeceklerdir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.