Baykal'ın Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni getirecek anayasa değişikliği ile ilgili olarak CHP adına TBMM'de yaptığı konuşma, aidiyet vemensubiyetin insana neleriyaptırabileceğinin en açık örneklerinden birisiydi.
Belli ki iyi hazırlanmıştı ve performans olarak da her zamankinden iyiydi Baykal.
Ama, "Tarihibir toplantıyapıyoruz,burayaTürkiye'yesahip çıkmakiçingeldim,bunaihtiyaçvar" diyerek başladığı ve bazı hususlarınaltını çizerek yaptığı konuşmanın,gerçekleri yansıtmadığını da iyibiliyordu... Anayasa değişikliği teklifinin'alelacele, telaşla hazırlanmış, hukuki vesiyasal olgunlaşmaktan uzak bir siparişproje' olduğu iddiası, süreci en iyi bilenisimlerden Baykal'a pek yakışmadıöncelikle. Uzun süredir gündemde olankonu ile alakalı olarak, partisi CHP'ninuzak durmasına eleştiri getirse, dahainandırıcı olurdu.
Konuşmaların TBMM TV tarafından yayınlanmaması, izleyicileri birilerininboş sözlerine maruz bırakmamakiçindi belki de... Özellikle CHP'lilerin teklifin komisyon görüşmeleri sürecinde yaptıkları hatırlandığında, bunun iyi bir tercih olduğu söylenebilir.
"Milletin egemenliği ve Meclis'in üstünlüğü anlayışını temel alan bir asırlık siyasi geleneğimizi tahrip edecek, milli siyasi kültürümüzü çökertecek, millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyasını ikame edecek bu teklif..." sözünü ele alalım mesela. Baykal dabiliyor ki, millete egemenliği ancakkayıt ve şart altında kullandıranbir Anayasa'mız var. Bu açıdan bakıldığında, bir asırlık siyasi gelenekte Meclis'in üstünlüğü de adeta bir şehir efsanesi gibi.
Milletin egemenliği yerine şahıs hegemonyası sözü, Baykal'ın söylediklerinin belki de en vurucusu ve tabii ki en yanıltıcısı... Parlamentersistemin, tek başına iktidara gelenbir partinin genel başkanına,'Yasama' ve 'Yürütme'de tartışılmazbir hakimiyet sağladığını bilmiyorolamaz Baykal. Dolayısıyla hegemonya niyetinde olan varsa eğer, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne ihtiyacı olmadığını da bilir.
Batılılar istemiyorsa iyidir...
Cumhurba şkanlığı Sistemi'nin Yasama ve Yürütme arasındaki güçler dengesini en iyi şekilde sağlayacağı ve böylelikle 'yasama' görevineodaklanacak olan Meclis'in vazifesinidaha iyi yerine getirebileceğini izah etmeye bile gerek yok.
Koalisyonların söz konusu olduğu dönemlerde yaşananlar ve -hangisi olursa olsun- tek parti iktidarlarınınülkemize sağladığı faydalar, siyasitarihimizin en açık gerçekleriarasında. Türkiye'nin geleceğine yönelik adımların engelsizce atılabilmesi açısından Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin tekparti iktidarından daha ileri biradım olduğu da tartışılmaz bir husus...
Konuşmasındaki atıfların hedefi olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açısından meseleye bakış, Baykal'ın dile getirmeye çalıştıklarının tam tersi. Belediye Başkanı, Başbakan ve sonrasında Cumhurbaşkanı olarak, ciddi tecrübelere sahip birisi Cumhurbaşkanımız. Derdinin,ilerde Cumhurbaşkanı veBaşbakan arasında yaşanabilecekuyumsuzlukların ülkeye verebileceğizararları önlemek olduğu da biliniyor...
Yukarıda saydığımız ve saymadığımız bütün hususlar bir yana, sadece ve sadece batılı dostve müttefiklerimiz(!) şiddetleistemedikleri için CumhurbaşkanlığıSistemi'nin ne kadar gerekliolduğunu çok iyi bilir Baykal...
Baykal bir CHP milletvekili ve mensubu olduğu partinin sözcülüğünü yapmak zorunda. Dolayısıyla 'Sen de mi Baykal' başlığı, çok iyi bildiği gerçekleri çarpıtmak zorunda kalması ile alakalı... 'Sen de mi Brütüs' demek istemiyoruz yani...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.