Daha çok bir lastik firmasının reklamlarından hatırladığımız 'kontrolsüz güç, güç değildir'sözü, teorik olarak doğrubir söz. Kontrol edilmeyen herhangi bir güç başınıza dert olabilir çünkü. Bazılarının Türkiye'ye bakışları da böyle. Türkiye büyük bir güçve kendileri tarafındankontroledilmiyorsaşayet, zararlıdıronlara göre.
Dolayısıyla yıllardır, ülkemizi kontrolleri altına alabilmek ya da mümkün olduğu kadar zayıflatabilmek için gayret ediyorlar.
Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişle ilgili gelişmelerin kaygılandırdığı yani moda deyimle 'endişelendirdiği' dış ve iç çevreler'kontrolsüz güç' sebebiyledeğil, o gücü kendileri kontroledemeyecekleri için endişeli idiler yani. Bizi kontrol etme ya da güçsüz hale getirme derdinde olanlar, hemen her aşamada yeni tezgahlarla karşımıza çıkıyorlar. 7 Şubat olmayınca Gezi, onunla olmayınca 17-25 Aralık ve son olarak da 15 Temmuz da; kontrolü ya da zayıflatmayı amaçlayan tezgahlardandı.
Kontrol ya da güçsüzleştirme lobisinin son zamanlarda yoğunlaştığı en önemli konulardan birisi de, ülkemizdeki dağınık yönetim yapısını daha derli toplu bir hale getirecek olan başkanlık sisteminin gerçekleşmesini önleyebilmekti. Bunun için birileri dışarıdan ve onlarla birlikte hareket eden istemezükçüler de içeriden, habire çalışıyorlardı.
Federal yapı gelir, ülke bölünür, tek kişi için isteniyor, diktatörlüğe kayılır, kuvvetler ayrımı ortadan kalkar gibi onlarca aslında konuyla hiç ilgisi olmayan argümanlar üzerinden epey gayret gösterdi istemezükçüler...
Ancak Başkanlık Sistemi'ninüniter devletlerde de olduğu,sistemin bölünmekten çokmilli birliği takviye edeceği,diktatörlük gibi bir risk taşımadığıve kuvvetler ayrılığının gerçekmanada ancak bu sistemlemümkün olduğunu, karşıtları gibimilletimiz de bildiği için akıntıya kürekçekmiş oldular sadece.
Değişen rejim değil...
Başkanlık Sistemine karşı çıkanların esas derdi, Türkiye'ninuluslararası vesayet sistemininkontrolü dışına çıkmasınıengellemek. Yoksa bu sistemle ülkenin çok daha iyi yönetileceğini onlar da iyi biliyorlar. Ancak meseleleri ülkenin hali ve istikbali değil, daha çok 'nasıl kontrol altında tutulacağı' olduğu için de, başkanlık sistemine geçişi engellemeye çalışıyorlardı.
Dış mihraklar ve İstemezükçüler bu sefer de amaçlarına ulaşamadılar.
Cansiperane bir şekilde uğraşarak gerçekleştirdikleri bütün algıoperasyonlarına rağmen Türkiyeyakın bir vadede BaşkanlıkSistemine geçecek gibi gözüküyor, hayırlısıyla.
Şimdi istemezükçülerin Başkanlık Sistemi'ne karşı şimdiye kadar kullandıkları argümanlara yeniuydurduklarını da ekleyerek başlattıkları ataklarla karşı karşıyayız.
Son bir gayretle başlattıkları bu atakla da herhangi bir netice alamayacaklarının farkındalar elbette.
Ama bir şey yapamayacak olsalarda, yapacakmış gibi gözükmekhoşlarına gidiyor...
CHP'nin başını çektiği başkanlık sistemi karşıtı yeni atağın adımlarından birisi de "Türkiye'yi Böldürtmeyeceğiz, Cumhuriyeti Koruyacağız" mitingleri. Türkiye'ninbirlik ve beraberliğini daha dageliştirmek ve Cumhuriyeti dahada güçlendirmek için geçilmekistenen Başkanlık Sistemikarşısında, tam da CHP'yeyakışan türden bir girişim.
Birileri ne yaparlarsa yapsınlar, kontrol etmeye ya da zayıflatmaya çalıştıkları güç, gerçek sahiplerininkontrolünde olacak artık. Başkanlık Sistemi sayesinde...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.