Gece yarısı evinin önünde gürültüler duyan Nasrettin Hoca, pencereden baktığında birilerinin kavga ettiklerini görür.
Hava soğuk olduğu için yorgana sarılarak kavgayı ayırmak niyetiyle dışarıya çıkar. Ancak ayırmaya çalıştığı kavgacılar üzerindeki yorganı kaptıkları gibi kaçarlar.
Eve döndüğünde, hanımının 'kavga ne oldu?' sorusuyla karşılaşan Hoca şöylecevap verir: "Kavgabizimyorganiçinmişhanım,yorgan gitti kavga bitti."Türkiye'nin çevresinde bir kavga var.
Çeşitli şekillerde içeride de etkilerini hissettiğimiz bu kavga yüz yıl önce parçalanmış bir coğrafyaya yeni bir şekil vermekle alakalı, bu açık. Kavgayı çıkaranlar, Türkiye'ninkendileri yanında tavır almasınıya da en azından hiçbir şeyekarışmamasını temin etmeyeuğraşıyorlar.
Türkiye ise doğru olanı yapıyor.
Menfaatleri peşinde koşup ortalığı kan gölüne çevirenlere 'haydi oradan' dediği gibi, olayların akışını da gücü ölçüsünde bölge ülkeleri lehine çevirmeye çalışıyor.
Dik duran, kendi kararlarını kendisi alıp, uygulayan ve hele bölge insanının menfaatlerini önceleyen bir Türkiye, bölge ile ilgili hesabı olanların işine gelmiyor. Bu sebeple ülkemizi mümkünse teslimalmak, değilse zayıflatarak etliyesütlüye karışamaz hale getirmekistiyor, bunun için de ellerinden geleni yapıyorlar.
Birilerinin peşinde olduğu 'yorgan' bundan ibaret değil elbet. Bölge üzerine yapılan hesaplara uygun davranmıyor oluşumuz, tabii ki önemli bir sebep.
Ama mesele bundan daha da karmaşık. AK Parti iktidarları döneminde müthiş gelişmeler gösteren bir Türkiye söz konusu. Gittikçegelişiyor ve bulunduğumuzkonumun değerinin farkındaolarak büyük adımlar atıyorolmamız da, ciddi rahatsızlıklara sebebiyet veriyor.
Teslim olmak kurtuluş değil...
Havaalanları,barajlar, savunma sanayiile ilgili gelişmeler... birilerininmemnuniyetsizliğinin sebepleriarasında. Enerji koridoru olarak artanönemimiz de... Türkiye'yi söz dinleyen birmüttefik olarak görmeninyanında, verimli bir Pazar olarakkullanmak da istiyor sisteminhakimleri. Bunların olmayacağınıanladıklarında da, teoride yücelttikleribütün değerleri bir kenara bırakarakbütün güçleriyle saldırıyorlar.
Örnekleri çok geriden almaya gerek yok. 7 Şubat, Gezi Olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz ve diğer yaşadıklarımız, meseleyi kavramak için fazlasıyla yeterli.
Bunların hemen hepsi de, ülkemiziteslim almayı ya da zayıflatmayıamaçlayan adımlardı. İçeridenbirileri tarafından yapılmış gibi gözüksede, batılı ülkelerin tartışmasız bir şekildebu tertiplerin arkasında durmaları,oyunun boyutlarının göstergesi.
Dört bir koldan saldıran şer odakları ve onları güden 'Üst Akıl'ın ülkemizle ilgili hesapları, yani göz koydukları yorganımız, öncelikle onların istediğigibi davranmamız ve sonrasındada ekonomik gelişme çizgisininaşağıya doğru çevrilmesi ile alakalı.
Üst Akıl'ın emri ile hareket eden içerideki işbirlikçiler de, değişikşekillerde ifade etmek kaydıyla,'teslim ol kurtul' diyorlar aslında.
Problem şu ki, teslim olmakkurtuluş değil. Sisteminkalantorlarının kar ve güç hırsı ileyapabileceklerinin herhangi bir sınırıyok çünkü...
Örnek: Hepsi de dünyanınen fakir ülkeleri arasında ilksıraları işgal eden, emperyalistboyunduruk altındaki ülkeler...
Yani -Allah (cc) korusun-, yorgangitse bile kavga bitmeyecek...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.