Can (John) Dündar, casusluktan yargılanırken AYM tarafından verilen tahliye kararı sonrası kaçtığı Almanya'da, 'dünyanın en büyükgazeteci hapishanesindengeliyorum' demişti, malum.
Sabah Gazetesi, konuyu araştırmış ve haberleştirmiş. 'İşte Can'ın gazetecileri'başlıklı haberde, içeride olankişilerden 45'iningerçek hikayeleriaktarılıyor.
Anlaşılan şu, çoğu PKK ya da FETÖ üyesi olan bu kişiler gazeteci olarak anılıyor olsalar da, içerideolmasebeple-rinin meslekleri ile alakasıyok. Bunlardan bazılarının tutuklu ya da hükümlü olmalarının sebepleri şöyle: Silahlı terör örgütüne üyeolup yurtdışından gelen bombacıyıevinde misafir etmek...
Molotof atmaya teşebbüs... Av bıçağıile ağır yaraladığı kişinin paralarınıgasp edip kaçmak... Tartıştığı kişiyidarp ederek öldürmek... Bombalıpankart eylemine ve kuyumcusoygununa katılmak...
Evet, gazeteci oldukları yani fikir ve kanaatleri sebebiyle içeri atıldıkları söylenen kişilerden bazılarının içeride olma sebepleri bunlar.
Dahasına, (http://www.sabah.com. tr/gundem/2016/11/28/iste-caningazetecileri) linkinden ulaşıp merakınızı giderebilirsiniz.
Mevzuatımızda, gazetecilerinherhangi bir suç işlemeleridurumunda farklı muameleyetabi tutulacakları şeklinde hükümleryok. Yani kanunun suç saydığı fiilleriişlediklerinde, mesleklerine ya dagözlerinin yaşına bakılmadan, gerekenmuamele ile karşılaşmak durumdalar.
Kim olursa olsun, farklı bir muamele söz konusu olmayacağı biliniyor.
Ancak, gazetecilik bağlantıları olan bazı kişilerin işledikleri değişik suçlar sebebiyle içeride olmalarını bir tür fırsat olarak değerlendiriyor birileri. Tutuklu ya da hükümlüolmalarının gerçek sebebine hiçdeğinmeden, Türkiye'de çok sayıdagazetecinin hapiste olduğu yalanınısöylüyorlar.
Isıt, getir masaya...
Son dönemlerde Türkiye ile ilgili ısıtılıp ısıtılıp masaya getirilenbaşlıca konulardan birisi de, ifadeve basın özgürlüğü.
Mukayese edilirse, herhangi bir batı ülkesinde hayal edilmesi bile güç özgürlükler içerisinde olduğumuzu herkes biliyor oysa. İsteyen her aklına gelenisöyleyebiliyor ve her türdenmedya organı ciddi bir takibatabile uğramadan yayın yapabiliyorTürkiye'de.
Gazetesi, internet sitesi, televizyonu ve radyosuyla yüzlerce muhalif yayın organı, vatandaşların çoğunun 'bu kadarı da olmaz' dedikleri türden yayınlarını rahatlıkla sürdürüyorlar yani. Başlarına birtakım işlergelenler ise hukukun sınırlarınınalabildiğine zorlayarak gazetecilikve terör örgütü üyeliğini aynı andayürütmeye kalkışanlar. Bir de adisuçlara bulaşanlar.
Ancak bütün bunlara rağmen, Türkiye'de ifade ve basınhürriyetinin olmadığı vehapishanelerin nerdeyse ağzınakadar bu özgürlükleri kullanmayacesaret edenlerle dolup taştığıiddiaları, ısrarla tekrarlanıp duruyor birileri tarafından.
Ülkemizdeki bir kesimin kullanmayı çok sevdiği bu türden iddiaların en istekli müşterileri de batılılar. Siyasetçileri ve yayın organları ile, güdümleri altındaki kişilerden gelen iddiaları kullanmayı çok seviyor batılılar. Sürecin bundan sonrası ise adeta komedi filmi. Bu iddiaları hazırlayıp batıyagönderenler, orada yayınorganları ve siyasetçiler tarafındankullanıldıktan sonra, tercüme edipiçeride tekrar gündeme taşıyorlar...
Kendi uydurdukları yalanları, güya onlardan duymuş gibi tekrarlıyorlar yani. Aslında, değişik suçlardan içeridebulunan gazetecilere farklı muamelemi istiyorlar, yoksa Türkiye'yi köşeyesıkıştırmaya mı çalışıyorlar?.. Bunudüşünmek de bizlere kalıyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.