Başbakanları İbadi afra tafra yapsa da, Irak egemen birdevlet değil. 50 bine yakın askerinin bin beş yüz DAEŞ militanına teslim ettiği Musul'u geri alabilmek için63 ülkeden oluşan Koalisyongüçlerinin desteğine muhtaçbir yapıya devlet demek yakışık almaz çünkü. Devlet dediğiniz zaman, vatandaşlarına eşit davranan ve farklılıkları zenginlik sebebi sayan bir yapı akla gelir. Bu açıdan Irak'ın durumu iyice vahim. 2003'dekiABD işgalinden sonrayönetimine mezhepçibir yapı hakim kılındı ve son zamanlarda da bu durum iyice netleşti.
Konuyla ilgili esas soru ise, görünürdeİran'lahırlaşıp duranABD'nin,uzun yıllarişgal altında bulundurduğu Irak'ı,İran'ın uzantısı olduğu açıkolan bir yönetime neden teslimettiği... Gıcık kaptığını söylediği kişiyi gösterebilmek için, diğerlerini vurup ayakta kalanı işaret ederek:
'işte, bu adama gıcık kapıyorum' diyen aptal kovboy örneği, konuyu izah için belki anlamlı. ABD görünüştedüşmanı olduğu İran'ın bölgedebir Şii egemenliği kurabilmesiiçin elinden geleni yapıyor çünkü.
Yoğun olarak Sünni bir nüfusa sahip şehre, oraya girdiklerinde ne yapacakları belirsiz olan Şii asker ve milislerin sokulmasına yönelik planlar, Musul'a yönelik harekatın en sıkıntılı taraflarından birisi. Türkiye'nin uyarılarını şu ana kadar dikkate alan Koalisyon güçlerinin -yani aslında ABD'nin-, bundan sonrası için neler düşündüğü ise pek bilinmiyor.
Musul'u kurtarma harekatı ile ilgili ikircikli davranışlar ise işin bir başka tuhaf tarafı. Türkiye'nin ısrarları olmasaydı, 63 ülkenin destek verdiği Musul harekatında, PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG'ye de rol verilecekti, malum. PKK-PYD -YPG üçlüsünün,Suriye'nin kuzeyi ile ilgili koridorheveslerinin Kuzey Irak'ı dakapsadığı bilinmesine rağmen hem de.
HUSUMET TOHUMLARI...
Bölgede, onlarca devletin ve belki bir o kadar da küresel şirketin oynadığı büyük bir oyun söz konusu. Bu oyunun hedeflerinden birisi,Türkiye'yi istemediği ve kesinlikleyapmayacağı şeylere zorlamak,beraber yapılacak işlerde isekenarda bırakmaya çalışmak belliki. Varılmak istenen hedeflerden biriside, Arap ülkeleri nezdinde husumetdoğuracak yanlış adımlar atmamızısağlamak büyük ihtimalle. Böylelikle,Araplarla aramızda telafisi belki deon yıllar alabilecek bir düşmanlıkoluşturmayı düşünüyor olmalıbirileri. Bölgedeki mevcut devletlerinbirçoğunun devlet olma haysiyetinigösteremediği, uzak coğrafyalardangelenlerin istikrarsızlığı, kanı veölümü artırmaktan başka bir şeyyapmadığı ve yapamadığı ortada.
Bölgenin karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümünü kendi içinde bulması gerektiği de, herkesin ortak fikri. Uzaklardan gelenler ve bölgedeki işbirlikçilerinin hiç istemedikleri şey, bölge ülkelerinin problemlerinçözümünü kendi içlerindebulabilmeleri ihtimali. Bunun bütün planlarını altüst edeceğini iyi biliyor, karışıklığı artırabilmek için de ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bölgenin huzur ve istikrara kavuşabilmesi için taşların yerli yerine oturması gerek.
Birileri istemese de, bu konuda kilitrol yine Türkiye'ye düşüyor belliki. Ortalık çok karışık ve bunun nasılolacağı belirsiz. Ama karanlığınen yoğun olduğu anın sabahımüjdelediğini de unutmamak gerek. Cumhurbaşkanımız Recep TayyipErdoğan'ın, Musul'un statüsü ileoynamaya çalışanlara Misak-ıMilli'yi hatırlatması boşuna değil...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.