Muhammed Ali ringde ve hayatta hiç yenilmemiş biri gibi görünebilir onlara. Oysa hakemler hem ringde hem de hayatta ona yapılan 'faul'leri görmezden geldiler hep ve rakiplerinin elini havaya kaldırdıkları zamanlar da oldu. Ali'nin yenilmeyen tarafı ruhuydu. Ve ne yaptılar biliyor musunuz? O yenilmez ruh ve hep dimdik ayakta kalan imanı zihinlerde görünmez kılmak için koca bir endüstriyi harekete geçirdiler. Hollywood'u yani. Ve yarattıkları karakterle Los Angeles'tan Kuala Lumpur'a; İstanbul'dan Delhi'ye, dünyanın dört bir yanındaki gençlerin kalbini çaldılar, aklını çeldiler. Hiç tükenmeden 'Ben Müslümanım' diye bağıran siyahi adamın şampiyonluklarını elinden alamayacakları için yerine beyaz ve düzene karşı 'uslu' bir film kahramanı yerleştirdiler: Rocky Balboa! Şimdi bu da nereden çıktı mı diyorsunuz? Bilenler, bilir; olay tamamen gerçektir. Çünkü küresel kültürün merkezinde işler böyle yürür. Gerçek etkiler, imajların gücüyle süpürülür. Gerçek savaşlar, hayali kavgalarla unutturulur. Muhammed Ali artık gerçekten çok olmuştu! Ne eli, ne de dili duruyordu. Artık Hollywood devreye girmeliydi! İlk film 1976'da sinema salonlarına çıktı. Sonrası da bitmek bilmedi. HAŞMET BABAOĞLU'NUN YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN