12 Eylül gibi…
Son günlerde birbiri ardına gerçekleşen terör olayları 12 Eylül askeri darbesine giden süreci hatırlattı.. Bakın son dönemde yaşananlarla 12 Eylül arasında nasıl bir paralellik var.
Görünmez bir el fabrikaların piyasaya mal vermesini engelliyordu. Her şey karaborsaya düşmüştü. Tüp, yağ, şeker kuyrukları uzadıkça halkın bezginliği ve bıkkınlığı da artıyordu.
Halk bir yandan ekonomik açıdan bunaltılırken öbür yandan da terör hareketleriyle darbenin taşları döşeniyordu.. Her gün yeni ölüm haberleri gazetelerin manşetlerine çıkıyordu. Sürekli yaşanan çatışmalar ve ölümler halkı umutsuzluğa sevk etmiş canından bezdirmişti. Halk bir kurtarıcı bekliyordu. Yani artık darbe için her şey hazırdı.
12 Eylül'de terör olayları birdenbire bıçak gibi kesildi. Kuyruklar ve karaborsa ise bir anda sona ermişti. Darbeye giden yolda bilerek veya bilmeyerek hizmet edenlerin artık işi bitmişti.. Onlara ihtiyaç kalmamıştı..
12 Eylül darbesine giden süreç Türkiye'de yeniden sahneye konuldu. Gezi provokasyonu, 17-25 Aralık operasyonu hükümeti yıkamayınca yine o bilindik senaryo tozlu raflardan indirildi. Yine ilk hedef ekonomi oldu. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu bir türlü olması gereken yere yükseltmedi. Yüksek faiz ve Merkez Bankası üzerinden verilen kavganın en önemli nedeni buydu.
Bir yandan da döviz üzerinden sürekli olarak kriz algısı oluşturulmaya çalışıldı.. Ancak 1980'den bu yana çok şey değişmişti. AK Parti döneminde ekonomi darbelere dayanıklı hale gelmişti. Kriz lobisinin beklediği çöküş yaşanmadı.
Senaryonun terör ayağı ise yürütülüyordu. Dolmabahçe, Sultanahmet ve Taksim'de birbiri ardına terör saldırıları meydana geldi. Ancak yeni Türkiye'ye en önemli mesaj sembolik bir günde 31 Mart'ta verildi.. Yani Osmanlı'yı 33 yıl dimdik ayakta tutan ve dağılmasını önleyen büyük Sultan 2. Abdülhamit'in tahttan edildiği tarihte. İstanbul Adalet Sarayı basılarak Savcı Mehmet Selim Kiraz yasa dışı sol terör örgütü tarafından şehit edildi. Teröristlere emir veren adres de 31 Mart'a uygun bir noktadan geldi. Yani Yunanistan'dan..
1 Nisan da ise yine aynı örgütün taşeronluğunda yeni bir saldırı gerçekleştirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne saldıran yasa dışı sol örgüt üyesi Elif Sultan Kalsen adlı terörist karşılık veren emniyet güçleri tarafından ölü ele geçirildi..
Peki, 12 eylül elbisesi Türkiye'ye yeniden giydirilebilecek mi? 1980 yılında adım adım uygulanan darbe senaryoları 2015'in Türkiyesinde yine tutar mı? Sürekli olarak milli irade ve istikrarı hedef alan güçlerin perde arkasında kimler var? Şimdi bu soruların cevapları aranıyor..
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
