Erdoğan net konuştu: Yanlış ve tehlikeli
Giriş:
22.03.2015
00:00
Güncelleme:
22.03.2015
09:32
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hükümet ile BDP'nin 10 maddelik Dolmabahçe açıklamasının, şeklini de eleştirdi 'İzleme heyeti'ne de tepki gösteren Erdoğan, 'Adaya böyle bir ekibin gitmesi yanlış. Adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikelidir' dedi...
Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyinin 4. Toplantısı için Ukrayna'nın başkenti Kiev'e günübirlik ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Ukrayna çok gerilimli ve sıkıntılı günler yaşıyor. Ukrayna devlet Başkanı Petro Poroşenko, ülkesinin durumuyla ilgili ne düşünüyor?
ERDOĞAN: Burada biliyorsunuz, gerçekten çok ciddi sıkıntılar var. Poroşenko gerçekten Ukrayna için bir şans. Bizim bu ziyaretimiz onları moralize etti. Yeni dönemde Türk müteahhitlerinden çok istifade edeceklerine inanıyorlar. Uzun uzadıya bir ikili görüşme yaptık.
Görüşmede savunma sanayi ve enerjiyle alakalı konuların ağırlıklı olarak konuşulduğu ifade ediliyor?
ERDOĞAN: Savunma sanayine yönelik ele aldığımız konular var. Ayrıca enerji ile ilgili ele aldığımız konular da var. Tabi enerjide Türk Akımı ile ilgili proje onları biraz düşündürüyor. 'Bu bize karşı bir siyasi tavırdır' diye değerlendiriyorlar. Halbuki biz bunu Sayın Putin'le görüştüğümüz zaman, Ukrayna'yla ilgili tek bir bir ifade dahi geçmedi. TANAP'ın devreye girmesi 2017-2018. Sonra bizim bu noktadaki rahatlamamız daha iyi olacak. Kırım Tatarları Milli Meclis Başkanı Rıfat Çubarov ve Kırım Tatar Türklerinin lideri Kırımoğlu ile görüşmemiz oldu. Ardından Ahıska Türkleriyle görüştük. Onların ciddi bir mağduriyetlerini detaylı şekilde konuştuk.
Diyarbakır'da Nevruz kutlamaları var ve bu Nevruz'da silahların bırakılmasına ilişkin net bir çağrı bekleniyor. Sizin beklentiniz nedir?
ERDOĞAN: Ben yıllardır bekliyorum, yeni değil. 2005'ten bu yana, Diyarbakır konuşmasından bu yana bekliyoruz. Nitekim geçenlerde ne dedim? Uygulamayı görmek lazım. Ret politikalarını kaldıran iktidar, bizim iktidarımızdır. Bunlar kalktıktan sonra hala bu ülkede Kürt sorunu vardır denilebilir mi? Türk vatandaşlarımın sorunları olabilir, Kürt vatandaşlarımın sorunları olabilir. Ama Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Gelinen noktada da tablo ortada. İmralı başka, parti başka, eş başkanları başka,
Dolmabahçe'de konuşanlar başka söylüyor.
Dolmabahçe'de bir metin okundu. Ne düşünüyorsunuz?
ERDOĞAN: Bir değil, iki metin okundu. Onların okuduğu metinle Yalçın Bey'in okuduğu tamamen ayrı.
HDP'nin okuduğu metindeki on madde, Kürt sorununun HDP ile en azından bir anlamda görüşülmesi anlamına gelmiyor mu?
ERDOĞAN: Oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda Hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, 2 ayrı metin deklare edilmiyordu. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?
Siz süreci başlatan insansınız. İradeniz, kararlılığınız olmasaydı bu noktaya gelinmezdi. Hükümet bu konularda sürekli sizle istişare ediyor. Sonra o yanlış oldu diyorsunuz.
ERDOĞAN: Bakın. Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. 'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına da sahibim. Bunu söyledim. Akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesi konusu benim Başbakanlığım zamanımda da gündeme gelmişti. Dedim ki doğru bulmuyorum. Niye katılmıyorum? Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır. Hatırlarsınız. Sizlerin de bizlerin de görüştüğümüz bazı köşe yazarları dağa gitmiştir. Dağa gittikten sonra da kitabını yazmıştır ve o görüşmeden prim yapmıştır. Dolayısıyla bu husus istismara açık bir olay. Mesele, İmralı'nın dediğini öğrenmek değil mi? Başkalarının da gitmesine ne gerek var? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten yapılıyor.
İzleme komitesinin varlığına tamamen mi karşısınız?
ERDOĞAN: Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır.
Özerklik, anadilde eğitim gibi talepleri aşırı mı buluyorsunuz?
ERDOĞAN: Anadilde eğitim diyorsunuz. Bir defa eğitim sistemimizin içerisinde anadil seçmeli ders olarak konuldu mu? Bitti. Daha ne olacak? Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz? Olabilir mi böyle bir şey? Bu istemelerin ardı arkası kesilmez. Niye? Samimi ve dürüst davranmıyorlar. Partiyi kurup da ben Güneydoğu'yu dolaştığım zaman, oradaki kanaat önderleriyle yaptığım toplantılarda bana ne söylüyorlardı biliyor musunuz; "Sadece olağanüstü hali kaldırın yeter." Ve biz olağanüstü hali Abdullah Bey'in Başbakanlığı döneminde hemen kaldırdık.
İstanbul üniversitesi rektör seçimleriyle ilgili son durum nedir?
ERDOĞAN: Biliyorsunuz önce üniversitede seçim yapılıyor. Sonra altı isim YÖK'e gönderiliyor. YÖK de bu altı isim içerisinden 3 ismi bana gönderiyor. Ben de bu hafta içerisinde o gelen 3 ismin değerlendirmesini yapıp bu hafta içinde 6 üniversitenin rektörünü açıklayacağız.
Demirtaş, size yönelik "HDP var oldukça Başkan olamayacaksın" dedi. Ne düşünüyorsunuz?
ERDOĞAN: Bir cümleyle cevap vereyim. Bunlar 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benim Çankaya'ya çıkamayacağımı söylüyorlardı. Yüzde 52 milletim bana teveccüh gösterdi. O, yüzde 10'u bile bulamadı.
Demirtaş, çözüm için 'size minnet borcumuz yok' şeklinde bir cümle kullandı.
ERDOĞAN: Onların tavrını 6-8 Ekim'de gördük. Halkı sokağa döken bunlar. Akşam başka sabah başka konuşuyorlar. 40 yıldır siyasi hayatın içindeyim. Hiçbir zaman bunlar gibi şiddet uygulamadık.
Çözüm Süreci nasıl algılanmalı?
ERDOĞAN: Çözüm Süreci meselesi, sadece Kürt meselesi üzerine bina edilmiş değil. Sürecin meselesi; ölümler dursun, anneler ağlamasın üzerine kurulu. 78 milyon sürece dahil. Onun için tüm vatandaşlarımız buraya katkı sağlıyor. Bunun ilk adımı Demokratik Açılım'dır. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'dir.
Ukrayna çok gerilimli ve sıkıntılı günler yaşıyor. Ukrayna devlet Başkanı Petro Poroşenko, ülkesinin durumuyla ilgili ne düşünüyor?
ERDOĞAN: Burada biliyorsunuz, gerçekten çok ciddi sıkıntılar var. Poroşenko gerçekten Ukrayna için bir şans. Bizim bu ziyaretimiz onları moralize etti. Yeni dönemde Türk müteahhitlerinden çok istifade edeceklerine inanıyorlar. Uzun uzadıya bir ikili görüşme yaptık.
Görüşmede savunma sanayi ve enerjiyle alakalı konuların ağırlıklı olarak konuşulduğu ifade ediliyor?
ERDOĞAN: Savunma sanayine yönelik ele aldığımız konular var. Ayrıca enerji ile ilgili ele aldığımız konular da var. Tabi enerjide Türk Akımı ile ilgili proje onları biraz düşündürüyor. 'Bu bize karşı bir siyasi tavırdır' diye değerlendiriyorlar. Halbuki biz bunu Sayın Putin'le görüştüğümüz zaman, Ukrayna'yla ilgili tek bir bir ifade dahi geçmedi. TANAP'ın devreye girmesi 2017-2018. Sonra bizim bu noktadaki rahatlamamız daha iyi olacak. Kırım Tatarları Milli Meclis Başkanı Rıfat Çubarov ve Kırım Tatar Türklerinin lideri Kırımoğlu ile görüşmemiz oldu. Ardından Ahıska Türkleriyle görüştük. Onların ciddi bir mağduriyetlerini detaylı şekilde konuştuk.
Diyarbakır'da Nevruz kutlamaları var ve bu Nevruz'da silahların bırakılmasına ilişkin net bir çağrı bekleniyor. Sizin beklentiniz nedir?
ERDOĞAN: Ben yıllardır bekliyorum, yeni değil. 2005'ten bu yana, Diyarbakır konuşmasından bu yana bekliyoruz. Nitekim geçenlerde ne dedim? Uygulamayı görmek lazım. Ret politikalarını kaldıran iktidar, bizim iktidarımızdır. Bunlar kalktıktan sonra hala bu ülkede Kürt sorunu vardır denilebilir mi? Türk vatandaşlarımın sorunları olabilir, Kürt vatandaşlarımın sorunları olabilir. Ama Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Gelinen noktada da tablo ortada. İmralı başka, parti başka, eş başkanları başka,
Dolmabahçe'de konuşanlar başka söylüyor.
Dolmabahçe'de bir metin okundu. Ne düşünüyorsunuz?
ERDOĞAN: Bir değil, iki metin okundu. Onların okuduğu metinle Yalçın Bey'in okuduğu tamamen ayrı.
HDP'nin okuduğu metindeki on madde, Kürt sorununun HDP ile en azından bir anlamda görüşülmesi anlamına gelmiyor mu?
ERDOĞAN: Oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda Hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, 2 ayrı metin deklare edilmiyordu. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?
Siz süreci başlatan insansınız. İradeniz, kararlılığınız olmasaydı bu noktaya gelinmezdi. Hükümet bu konularda sürekli sizle istişare ediyor. Sonra o yanlış oldu diyorsunuz.
ERDOĞAN: Bakın. Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Orada kendi tasarruflarını kullanmışlar. 'Hayırlı olsun' demek düşer bana. Ama ben de, bu durumdan rahatsız olduğumu söyleme hakkına da sahibim. Bunu söyledim. Akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesi konusu benim Başbakanlığım zamanımda da gündeme gelmişti. Dedim ki doğru bulmuyorum. Niye katılmıyorum? Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır. Hatırlarsınız. Sizlerin de bizlerin de görüştüğümüz bazı köşe yazarları dağa gitmiştir. Dağa gittikten sonra da kitabını yazmıştır ve o görüşmeden prim yapmıştır. Dolayısıyla bu husus istismara açık bir olay. Mesele, İmralı'nın dediğini öğrenmek değil mi? Başkalarının da gitmesine ne gerek var? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten yapılıyor.
İzleme komitesinin varlığına tamamen mi karşısınız?
ERDOĞAN: Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır.
Özerklik, anadilde eğitim gibi talepleri aşırı mı buluyorsunuz?
ERDOĞAN: Anadilde eğitim diyorsunuz. Bir defa eğitim sistemimizin içerisinde anadil seçmeli ders olarak konuldu mu? Bitti. Daha ne olacak? Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz? Olabilir mi böyle bir şey? Bu istemelerin ardı arkası kesilmez. Niye? Samimi ve dürüst davranmıyorlar. Partiyi kurup da ben Güneydoğu'yu dolaştığım zaman, oradaki kanaat önderleriyle yaptığım toplantılarda bana ne söylüyorlardı biliyor musunuz; "Sadece olağanüstü hali kaldırın yeter." Ve biz olağanüstü hali Abdullah Bey'in Başbakanlığı döneminde hemen kaldırdık.
İstanbul üniversitesi rektör seçimleriyle ilgili son durum nedir?
ERDOĞAN: Biliyorsunuz önce üniversitede seçim yapılıyor. Sonra altı isim YÖK'e gönderiliyor. YÖK de bu altı isim içerisinden 3 ismi bana gönderiyor. Ben de bu hafta içerisinde o gelen 3 ismin değerlendirmesini yapıp bu hafta içinde 6 üniversitenin rektörünü açıklayacağız.
Demirtaş, size yönelik "HDP var oldukça Başkan olamayacaksın" dedi. Ne düşünüyorsunuz?
ERDOĞAN: Bir cümleyle cevap vereyim. Bunlar 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benim Çankaya'ya çıkamayacağımı söylüyorlardı. Yüzde 52 milletim bana teveccüh gösterdi. O, yüzde 10'u bile bulamadı.
Demirtaş, çözüm için 'size minnet borcumuz yok' şeklinde bir cümle kullandı.
ERDOĞAN: Onların tavrını 6-8 Ekim'de gördük. Halkı sokağa döken bunlar. Akşam başka sabah başka konuşuyorlar. 40 yıldır siyasi hayatın içindeyim. Hiçbir zaman bunlar gibi şiddet uygulamadık.
Çözüm Süreci nasıl algılanmalı?
ERDOĞAN: Çözüm Süreci meselesi, sadece Kürt meselesi üzerine bina edilmiş değil. Sürecin meselesi; ölümler dursun, anneler ağlamasın üzerine kurulu. 78 milyon sürece dahil. Onun için tüm vatandaşlarımız buraya katkı sağlıyor. Bunun ilk adımı Demokratik Açılım'dır. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'dir.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN