3 bin 329 polise soruşturma açıldı
İçişleri Bakanı Efkan Ala, yasa dışı dinlemelerle ilgili olarak 3 bin 329 polis hakkında soruşturma açıldığını açıkladı. Ala, '2012 yılında 250 bin kişi dinlenmiş. Bir kişi minimum 10 kişiyle konuşsa 2 milyon 500 bin kişi ediyor' dedi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek "İç Güvenlik Paketi"nin vatandaşların yaşamını nasıl etkileyeceğine" ilişkin soru üzerine Ala, paketin bir güvenlik reform paketi olduğuna işaret ederek, reform için ne zaman adım atılsa statüko ve müttefiklerinin alışılagelmiş klişe sözleri ve direnciyle karşılaşıldığını söyledi.
Pakete yönelik eleştiriler dikkate alındığında paketin ne kadar doğru olduğunun görüleceğini ifade eden Ala, halkın reel ihtiyaçlarının karşılanması için paketin hazırlandığını dile getirdi. Ala, "Kafelerde oturup ya da üç beş kişinin üst düzeyde muhalefet anlayışıyla ortaya koydukları teorik problemlere ya da teorik tartışmalara çözüm üretmek için biz bu paketi hazırlamadık. Vatandaşın sahada karşılaştığı problemleri çözmek için hazırladık" diye konuştu.
AB İlerleme Raporlarında her yıl sivil iradenin, halk adına ülkeyi yönetme yetkisini sandıktan alanların devlet mekanizmaları, özellikle güvenlik birimleri üzerindeki etkilerini artıracak düzenlemelerin yapılmamasının eleştirildiğini anımsatan Ala, pakette bu eleştirilerin önüne geçecek düzenlemeler yer aldığını kaydetti. Ala, "Sivil otoritenin jandarma ve sahil güvenlik üzerinde etki ve yetkisinin olması lazım. Çünkü onların gördüğü işlerden sorumlu mekanizma halka karşı siyaset. Siyasetin etkili olmadığı yer hesabı nasıl verecek? Çünkü halk sandıkta siyasete hesap sorabiliyor" dedi.
Paketteki düzenlemeyle pasaport ve ehliyet verme yetkisinin polis idarelerinden nüfus idarelerine geçeceğine dikkati çeken Ala, "Ehliyet ve pasaport, nüfus cüzdanından daha mı önemli? Hepsinin kaynağı nüfus cüzdanı. Onu veren yer neden bunları vermesin" diye sordu. Yeni düzenlemeyle vatandaşın daha sivil bir ortamda ehliyet ve pasaportunu alacağını, görev devriyle kazanılacak, güvenlik eğitimi almış 5 bin polisin de sahada güvenlik hizmetinde istihdam edileceğini ifade etti.
Bir mahalleden başka bir mahalleye taşınan vatandaşın adres değişikliğini bildirmesi zorunluluğunun kalkacağını dile getiren Ala, vatandaş yeni taşındığı yer için herhangi bir abonelik başvurusu yaptığında, başvurulan yer tarafından adres değişikliğinin nüfus idaresine bildirileceğini anlattı.
Paketteki bir başka düzenlemeyle, ad ve soyad değişikliği için artık dava açmak gerekmeyeceğine, nüfus idarelerine verilecek dilekçeyle değişikliklerin yapılabileceğine dikkati çeken Ala, geçen aylarda yayımlanan genelgeyle hayata geçen "yerinde ifade verme" uygulamasının da paketteki düzenlemeyle yasal zemine kavuşturulacağını söyledi. Bugüne kadar 86 bin kişinin bu düzenlemeden yararlandığını, şikayetçi, mağdur veya ifadesine başvurulacak kişilerin isteklerine bağlı olarak evlerinde, iş yerlerinde ifadelerinin alındığını belirten Ala, "Karakol gel, orada ifade ver" yerine, evinde, iş yerinde hırsızlık olan bir kişiye "Arzu ederseniz biz gelelim, ifadenizi evinizde, iş yerinizde alalım" denileceğinin altını çizdi.
Ala, sözlerine şöyle devam etti:
"Yasal zemine kavuşturduğumuz zaman, lütuf değil hak olur vatandaş için. Bakanın lütfu değil çünkü biz vatandaşlara hizmet ediyoruz, onların hakkıdır, hak haline getirmenin yolu da yasal düzenlemedir. Vatandaş rahat edecek. Bir de köyler var, köylere jandarmamız hizmet veriyor. Onları da seyyar karakol halinde düzenledik. Onu da buraya koyduk. Seyyar karakol biniyor minibüse, içinde bilgisayarı var, gidiyor ve orada soruyor. Orada vatandaşın ifadesine, bilgisine başvuruyor. Yahut vatandaş mağdur değil de bilgisine başvurulacak ama hasta veya engelli. Onun başına gidilip, orada ifade alınıyor."
"Verdikleri örneklerin tamamı gerçek dışı"
Muhalefetin, pakette yer alan "polisin silah kullanım yetkisinde değişiklik, eylemlerde yüzleri kapatanlara 5 yıla kadar hapis cezası, havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan kullananlara yönelik cezalar, şahıs ve araç aramaları" gibi bölümlere yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, Bakan Ala şöyle konuştu:
"Bazen genel başkanların bu yasayı topyekun okuma fırsatları olmayabilir. Ben şunu söyleyeyim, muhalefetin sözcülerinin de ya kurnazlıkla ya kasıtla bu yasaya topyekun eleştiriler getirdiklerini görüyoruz. Eleştirilerine spesifik örneklerle destek olmaya çalışıyorlar, verdikleri örneklere bakıyoruz, örneklerin tamamı gerçek dışı. Genel değerlendirme yapıyor, onu desteklemek için örnek veriyor, dayanak ortaya koyuyor, o çürük. Onu çektiğiniz zaman önerme de düşüyor aşağıya. Bu, böyle olmamalı. Biz, 78 milyonun ve yurtdışındaki vatandaşlarımızla beraber milyonlarca vatandaşımızın reel hayatta derdine deva olacak düzenlemeler yapıyoruz. Eleştireceksiniz bile onu doğru dürüst araştırmanız lazım."
"Bir ters yüz etme çabası var ama edilemez"
Tasarının komisyondan iki-üç günde geçtiğine vurgu yapan Ala, muhalefet temsilcilerine "Var mı olumlu eleştirileriniz, yapın, değiştirelim" dediklerini, teklif edilen küçük dokunuşların da değerlendirildiğini anlattı.
Suç işlememiş olanlara garanti sağlayan, onların mal ve can güvenliklerini koruyan düzenlemeler içerdiği için paketin komisyondan kolay geçtiğini ifade eden Ala, sözlerine şöyle devam etti:
"Vatandaş esnaf, dükkanında oturuyor, bir gün dükkanına molotof kokteyli atılacak ve dükkanı yanacak. Biz buna razı mı olacağız? Molotofla gösteri mi yapsınlar? Bilyeleri kurşun gibi, o büyük mancınıklara takıp atsınlar mı? Neye karşılar? Kesici, delici, boğucu aletlerle -şu anda da yasak- toplantı, gösteri mi yapsınlar? Bunların hiçbirisini yapmayan, toplantı ve gösteriye karışan insanlara bir şey demiyoruz.
"Bu pakete yüzde 80 destek var"
Anamuhalefet Partisinin Genel Başkanı, 'Söz veriyorum o gençlerin en önünde ben olacağım' demiş. Molotof taşımayacaksa, kuralların belirlediği güzergahta yürüyecekse, elinde sapan, demir bilye olmayacaksa, yüzünü suç işlemek üzere kapatıp elinde de kanun dışı birtakım enstrümanlar olmayacaksa ve kalabalıkların arkasından polisimize, milletimize karşı yaralayıcı, bereleyici şeyler atmayacaksan, yürü. Biz de senin güvenliğini sağlayalım. Burada bir ters yüz etme çabası var ama edilemez. Çünkü vatandaşımız bunu görüyor, araştırmalar yapıyoruz yüzde 80 destek ver. Bu pakete yüzde 80 destek var."
"Gösteriye katılmayan esnafın hakkından bahsetmeliler"
Gösterilerden, yüzü kapalı ve kanun dışı materyal kullananlara ilişkin fotoğraflar gösteren Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini, hiç buralara karışmamış, toplantı ve gösteriyle alakası olmayan, evinde oturan, sokağında, mahallesinde gezinen, dükkanında oturan, satan ya da alan milyonlarca insanı bu tür saçma sapan şeylere karşı korumak zorundayız. Kimsenin onları rahatsız etme, onların hayatını tehlikeye düşürme, geleceğini karartma hak ve yetkisi olamaz. Bu, düpedüz saldırıdır. Saldırıya karşı da devlet onları korumak zorundadır.
Birilerinin gösteri hakkından bahsedenler, molotof, bu tür rezaletler olunca o gösteriye hiç katılmamış esnafın da yaşam hakkından bahsetmeliler. Onu korumaktan hiç bahseden var mı? Esnafın ticaret hakkı, vatandaşın evinde oturma ve huzur içinde yaşama hakkı, gençlerin okuluna gitme hakkı, insanların sokaklarda dolaşma hakkı ve özgürlüğünden bahseden var mı muhalefet? Nerede bunlar? Böyle yaparsanız insanlar nasıl sokağa çıkacak? Biz bunları kaç kez gördük, Gezi olaylarında, 6-7 Ekim olaylarında gördük. Binlerce, yüzbinlerce, onbinlerce yer yakıldı, yıkıldı. Hala 'Ben bunların önünde yürüyeceğim'. Hayırlı, uğurlu olsun. Onun da hem millet hem de herkes ne anlama geldiğini bilir. Bir düzenden yana olur, muhalefetin milletin lehine alternatif politikaları olur. Yoksa milletin bütün mal varlığını, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren bir avuç hukuk dışı, kanun dışı saldırı içerisinde olanların hem savunucusu hem de önünde gideceğim cümlesi kullanılamaz. Savunucusu da olunamaz."
"Eğer eleştireceksiniz oturup çalışacaksınız"
Ala, "Ateşli silahlar kanununa göre, sapan zaten suç değil. Evinde adamın sapan varsa, isterse mancınık olsun, hiç cezası yok. Ama silahın var. Ama ikisini de alır getirirse toplantıya ve kullanırsa silah gibi o zaman silaha iki ceza var, hem bulundurmaktan hem de bunu kullanmaktan, oysa buna bir ceza var, silah gibi kullanmaktan. Bu mantığı kurmuyor, kurnazlıkla o yalanı kara propagandaya dönüştürüyorlar ve zannediyorlar ki millet de buna inanacak" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Ala, şöyle devam etti: "Suçlular tedirgin olacak ama suç işlememiş olanlar da rahat olacak. İşini iyi yapan güvenlik birimleri taltif edilecek, kötü yapan, art niyetli davranan da cezalandırılacak. Getirdiğimiz şeyler bunlar.
Vatandaşın can ve mal güvenliğinden bahsediyoruz. Eğer eleştireceksiniz oturup çalışacaksınız. Dersinize çalışıp eleştireceksiniz. Vatandaşın can ve mal güvenliğinin söz konusu olduğu bir düzenlemede kulaktan duyma birtakım yanlış argümanlarla, yalan yanlış malumatlarla eleştirmeyeceksiniz"
"Emniyette 3 bin 329 kişi soruşturuluyor"
Ala, "paralel yapı" ile mücadeleye ilişkin, "2012 yılında 250 bin kişi dinlenmiş. Bir kişi minimum 10 kişiyle konuşsa 2 milyon 500 bin kişi ediyor onlar da dinleniyor çünkü. 20 kişiyle konuşsa -ki daha az değildir- 5 milyon insan eder. Hedef kitleler kim? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Anayasa Mahkemesi, kuvvet komutanlıkları, bakanlıklar, MİT, Dışişleri, sivil toplum örgütleri, başkanları ve çocukları, Diyanet İşleri Başkanlığı, iş adamları, siyasi partiler, kamu bürokratları, savcılar, o yapıdan olmayanlar, gazeteciler. Yani akıl almaz bir durum" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Ala, "Bunların bir kısmı da hiç karar alınmadan, mesela TİB'de, jandarma, emniyet üzerinden zaten hukuka, ahlaka aykırı dinlemeler yapılıyor, bir de onlar oradan emniyet istihbarata paralel hat çekiyorlar. Oradan da artık -araştırılıyor, soruşturuluyor- yurt dışına mı nereye verildiyse uydu aracılığıyla, başka yerlere servisler yapılıyor. Onlar şimdi nerelere verilmiş diye soruşturuluyor. Orası da tamamen kayıtta yok. Öyle bir bağlantı var ama devlet kayıtlarında yok" dedi.
Ala, "Emniyette 3 bin 329 kişi soruşturuluyor. 510 kişi görevden uzaklaştırıldı. Bunlardan 251'i, meslekten ihraç edildi. Şu anda dosyası hazırlanmış olan 776 kişi meslekten çıkarılsın diye talep edilen var. Bin 860 kişi de kişi hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Şimdi tabii bunların denetimini yapması gerekirken göz yummuş, yapmamış onlar da disiplin cezası altında başka yerlere tayin edildi. O görevlerden alındı" ifadelerini kullandı.
"Milyonlarca insanın girdiği sınavların soruları çalınıp verilmiş"
2010'dan beri yapılan bütün sınavların denetim altında olduğunu söyleyen Ala, "Hem adli denetim hem idari denetim devam ediyor. ÖSYM ile ilgili de adli denetim devam ediyor. Orada ayrıca idari denetim devam ediyor. Yakında, bunlar birden çok vaka, sonuçlandıkça davalar açılacak. İdari yönden de cezalandırılması gereken yani idari disiplin cezası, meslekten çıkarma cezası alacak olanlara da o cezalar uygulanacaktır" dedi.
İçişleri Bakanı Ala, şöyle devam etti: "Kamu personeli sınavına milyonlarca insan iş bulmak için giriyor. Çalıyorsunuz soruları ya da ayarlıyorsunuz ve kendi grubunuza ait olanlara veriyorsunuz. Onlar kazanıyor, öbürleri de sınava girmiş, kaybetmiş oluyorlar. Bunun izah edilir tarafı var mı? Vatandaş bunu buluyor, şikayet ediyor. Gittiği savcı da yargı da aynı yere mensup. Birlikte kapatıyorlar. Devlette bir suç işlenmişse bunun mutlaka faili vardır. Kapatan da suçlu olur. Milyonlarca insanın girdiği sınavların soruları çalınıp verilmiş. Öyle bir mekanizma ki anlı şanlı, ismi de bilinen, sürekli doğruluktan, dürüstlükten bahseden insanların kardeşleri, akrabaları da yüzde 100 alıyorlar, yani bütün soruları yapıyorlar. Sonra o ortaya çıkıp ikinci sınav yapılınca da o sınava da girmiyorlar. Çünkü ortaya çıkacak. Fakat başka alanlarda sınavlara girmişler. O alanlardaki sınavların da sorularının çalındığı şimdi tespit edildi. O soruşturma devam ediyor. Oradan aldıkları puanlarla da yine işe girmişler. Mide bulandırıcı bir durumla karşı karşıyayız. Allah buna razı olmaz"
"2012'de 250 bin kişi dinlendi"
Ala, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili "İzleme, dinleme cihazı yerleştiriyorlar, o anki başbakanımızın odasına, devletin parasıyla, bizim onlara devleti koruyun, teröre karşı devleti koruyun, saldırılara karşı milleti ve devleti koruyun diye verdiğimiz ödenekten. Gidiyorlar Danimarka'dan yeni icat edilmiş, bir yere yerleştirdiğiniz zaman sonradan çıktı ki orada gürültü bile olsa insan sesini seçip alıyormuş, o tek yere satılmış, Emniyet İstihbarat Dairesi'ne satılmış, hepsi çıktı ortaya. Gidiyorlar o firmadan alıyorlar, getiriyorlar, burada Sayın Başbakan'ın odasına yerleştiriyorlar, ofislerine. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bir ülkenin başbakanını, yanında koruma diye aldığınız adamlar dinlemeye başlıyor. Neden dinliyorsun, ne adına yapıyorsun, sonra çıktı tabii ne adına yaptıkları" dedi.
2012'de 250 bin kişinin dinlendiğini belirten Ala, "Bir karar alınıyor ama onlarca insan, bu kişiyle konuşuyor. Onlar da dinleniyor. Bir kişi 20 kişiyle konuşsa 5 milyon insan eder. Akıl almaz bir durum. Bunlar hep depolanmış, kimine şantaj yapılmış, kimine tehdit götürülüyor. Böyle bir şey olabilir mi?" şeklinde konuştu.
"Hakkında yakalama kararı olan 5 emniyet görevlisi yurt dışına kaçtı" iddiası
İçişleri Bakanı Ala, "Başbakanlık ofisinin dinlendiği iddialarına ilişkin hakkında yakalama kararı olan 5 emniyet görevlisinin yurt dışına kaçtığı" iddiasına ilişkin, "Hem kırmızı bülten çalışması var hem de yurt dışına gittiklerine dair bilgimiz de var. Daha ötesi nerede olduklarına dair de var" dedi.
Ala, "Bir yapının -cemaat diye tanımlarsanız- eğer örgüte dönüşmemişse dinlemeyle ne işi olur? Başbakanla, MİT'i dinlemeyle, yardım tırını durdurmayla ne işi olur? Çözüm Süreci'ni engellemeyle, insanlardan şantajla para toplamayla ne işi olabilir? İstihbarat örgütü müsün? Senin istihbaratla falan ne işin olur? Zaten millet buna şaşırdı. Böyle bir şey görülmüş değil. İyi niyetlerle, gerçekten yardım yapayım, memlekete faydam olsun diye burada bulunmuş olanlara söylüyorum, vakit geçirmeksizin, behemehal bu tür şeylerden ayrılın" diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek "İç Güvenlik Paketi"nin vatandaşların yaşamını nasıl etkileyeceğine" ilişkin soru üzerine Ala, paketin bir güvenlik reform paketi olduğuna işaret ederek, reform için ne zaman adım atılsa statüko ve müttefiklerinin alışılagelmiş klişe sözleri ve direnciyle karşılaşıldığını söyledi.
Pakete yönelik eleştiriler dikkate alındığında paketin ne kadar doğru olduğunun görüleceğini ifade eden Ala, halkın reel ihtiyaçlarının karşılanması için paketin hazırlandığını dile getirdi. Ala, "Kafelerde oturup ya da üç beş kişinin üst düzeyde muhalefet anlayışıyla ortaya koydukları teorik problemlere ya da teorik tartışmalara çözüm üretmek için biz bu paketi hazırlamadık. Vatandaşın sahada karşılaştığı problemleri çözmek için hazırladık" diye konuştu.
AB İlerleme Raporlarında her yıl sivil iradenin, halk adına ülkeyi yönetme yetkisini sandıktan alanların devlet mekanizmaları, özellikle güvenlik birimleri üzerindeki etkilerini artıracak düzenlemelerin yapılmamasının eleştirildiğini anımsatan Ala, pakette bu eleştirilerin önüne geçecek düzenlemeler yer aldığını kaydetti. Ala, "Sivil otoritenin jandarma ve sahil güvenlik üzerinde etki ve yetkisinin olması lazım. Çünkü onların gördüğü işlerden sorumlu mekanizma halka karşı siyaset. Siyasetin etkili olmadığı yer hesabı nasıl verecek? Çünkü halk sandıkta siyasete hesap sorabiliyor" dedi.
Paketteki düzenlemeyle pasaport ve ehliyet verme yetkisinin polis idarelerinden nüfus idarelerine geçeceğine dikkati çeken Ala, "Ehliyet ve pasaport, nüfus cüzdanından daha mı önemli? Hepsinin kaynağı nüfus cüzdanı. Onu veren yer neden bunları vermesin" diye sordu. Yeni düzenlemeyle vatandaşın daha sivil bir ortamda ehliyet ve pasaportunu alacağını, görev devriyle kazanılacak, güvenlik eğitimi almış 5 bin polisin de sahada güvenlik hizmetinde istihdam edileceğini ifade etti.
Bir mahalleden başka bir mahalleye taşınan vatandaşın adres değişikliğini bildirmesi zorunluluğunun kalkacağını dile getiren Ala, vatandaş yeni taşındığı yer için herhangi bir abonelik başvurusu yaptığında, başvurulan yer tarafından adres değişikliğinin nüfus idaresine bildirileceğini anlattı.
Paketteki bir başka düzenlemeyle, ad ve soyad değişikliği için artık dava açmak gerekmeyeceğine, nüfus idarelerine verilecek dilekçeyle değişikliklerin yapılabileceğine dikkati çeken Ala, geçen aylarda yayımlanan genelgeyle hayata geçen "yerinde ifade verme" uygulamasının da paketteki düzenlemeyle yasal zemine kavuşturulacağını söyledi. Bugüne kadar 86 bin kişinin bu düzenlemeden yararlandığını, şikayetçi, mağdur veya ifadesine başvurulacak kişilerin isteklerine bağlı olarak evlerinde, iş yerlerinde ifadelerinin alındığını belirten Ala, "Karakol gel, orada ifade ver" yerine, evinde, iş yerinde hırsızlık olan bir kişiye "Arzu ederseniz biz gelelim, ifadenizi evinizde, iş yerinizde alalım" denileceğinin altını çizdi.
Ala, sözlerine şöyle devam etti:
"Yasal zemine kavuşturduğumuz zaman, lütuf değil hak olur vatandaş için. Bakanın lütfu değil çünkü biz vatandaşlara hizmet ediyoruz, onların hakkıdır, hak haline getirmenin yolu da yasal düzenlemedir. Vatandaş rahat edecek. Bir de köyler var, köylere jandarmamız hizmet veriyor. Onları da seyyar karakol halinde düzenledik. Onu da buraya koyduk. Seyyar karakol biniyor minibüse, içinde bilgisayarı var, gidiyor ve orada soruyor. Orada vatandaşın ifadesine, bilgisine başvuruyor. Yahut vatandaş mağdur değil de bilgisine başvurulacak ama hasta veya engelli. Onun başına gidilip, orada ifade alınıyor."
"Verdikleri örneklerin tamamı gerçek dışı"
Muhalefetin, pakette yer alan "polisin silah kullanım yetkisinde değişiklik, eylemlerde yüzleri kapatanlara 5 yıla kadar hapis cezası, havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan kullananlara yönelik cezalar, şahıs ve araç aramaları" gibi bölümlere yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, Bakan Ala şöyle konuştu:
"Bazen genel başkanların bu yasayı topyekun okuma fırsatları olmayabilir. Ben şunu söyleyeyim, muhalefetin sözcülerinin de ya kurnazlıkla ya kasıtla bu yasaya topyekun eleştiriler getirdiklerini görüyoruz. Eleştirilerine spesifik örneklerle destek olmaya çalışıyorlar, verdikleri örneklere bakıyoruz, örneklerin tamamı gerçek dışı. Genel değerlendirme yapıyor, onu desteklemek için örnek veriyor, dayanak ortaya koyuyor, o çürük. Onu çektiğiniz zaman önerme de düşüyor aşağıya. Bu, böyle olmamalı. Biz, 78 milyonun ve yurtdışındaki vatandaşlarımızla beraber milyonlarca vatandaşımızın reel hayatta derdine deva olacak düzenlemeler yapıyoruz. Eleştireceksiniz bile onu doğru dürüst araştırmanız lazım."
"Bir ters yüz etme çabası var ama edilemez"
Tasarının komisyondan iki-üç günde geçtiğine vurgu yapan Ala, muhalefet temsilcilerine "Var mı olumlu eleştirileriniz, yapın, değiştirelim" dediklerini, teklif edilen küçük dokunuşların da değerlendirildiğini anlattı.
Suç işlememiş olanlara garanti sağlayan, onların mal ve can güvenliklerini koruyan düzenlemeler içerdiği için paketin komisyondan kolay geçtiğini ifade eden Ala, sözlerine şöyle devam etti:
"Vatandaş esnaf, dükkanında oturuyor, bir gün dükkanına molotof kokteyli atılacak ve dükkanı yanacak. Biz buna razı mı olacağız? Molotofla gösteri mi yapsınlar? Bilyeleri kurşun gibi, o büyük mancınıklara takıp atsınlar mı? Neye karşılar? Kesici, delici, boğucu aletlerle -şu anda da yasak- toplantı, gösteri mi yapsınlar? Bunların hiçbirisini yapmayan, toplantı ve gösteriye karışan insanlara bir şey demiyoruz.
"Bu pakete yüzde 80 destek var"
Anamuhalefet Partisinin Genel Başkanı, 'Söz veriyorum o gençlerin en önünde ben olacağım' demiş. Molotof taşımayacaksa, kuralların belirlediği güzergahta yürüyecekse, elinde sapan, demir bilye olmayacaksa, yüzünü suç işlemek üzere kapatıp elinde de kanun dışı birtakım enstrümanlar olmayacaksa ve kalabalıkların arkasından polisimize, milletimize karşı yaralayıcı, bereleyici şeyler atmayacaksan, yürü. Biz de senin güvenliğini sağlayalım. Burada bir ters yüz etme çabası var ama edilemez. Çünkü vatandaşımız bunu görüyor, araştırmalar yapıyoruz yüzde 80 destek ver. Bu pakete yüzde 80 destek var."
"Gösteriye katılmayan esnafın hakkından bahsetmeliler"
Gösterilerden, yüzü kapalı ve kanun dışı materyal kullananlara ilişkin fotoğraflar gösteren Ala, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini, hiç buralara karışmamış, toplantı ve gösteriyle alakası olmayan, evinde oturan, sokağında, mahallesinde gezinen, dükkanında oturan, satan ya da alan milyonlarca insanı bu tür saçma sapan şeylere karşı korumak zorundayız. Kimsenin onları rahatsız etme, onların hayatını tehlikeye düşürme, geleceğini karartma hak ve yetkisi olamaz. Bu, düpedüz saldırıdır. Saldırıya karşı da devlet onları korumak zorundadır.
Birilerinin gösteri hakkından bahsedenler, molotof, bu tür rezaletler olunca o gösteriye hiç katılmamış esnafın da yaşam hakkından bahsetmeliler. Onu korumaktan hiç bahseden var mı? Esnafın ticaret hakkı, vatandaşın evinde oturma ve huzur içinde yaşama hakkı, gençlerin okuluna gitme hakkı, insanların sokaklarda dolaşma hakkı ve özgürlüğünden bahseden var mı muhalefet? Nerede bunlar? Böyle yaparsanız insanlar nasıl sokağa çıkacak? Biz bunları kaç kez gördük, Gezi olaylarında, 6-7 Ekim olaylarında gördük. Binlerce, yüzbinlerce, onbinlerce yer yakıldı, yıkıldı. Hala 'Ben bunların önünde yürüyeceğim'. Hayırlı, uğurlu olsun. Onun da hem millet hem de herkes ne anlama geldiğini bilir. Bir düzenden yana olur, muhalefetin milletin lehine alternatif politikaları olur. Yoksa milletin bütün mal varlığını, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren bir avuç hukuk dışı, kanun dışı saldırı içerisinde olanların hem savunucusu hem de önünde gideceğim cümlesi kullanılamaz. Savunucusu da olunamaz."
"Eğer eleştireceksiniz oturup çalışacaksınız"
Ala, "Ateşli silahlar kanununa göre, sapan zaten suç değil. Evinde adamın sapan varsa, isterse mancınık olsun, hiç cezası yok. Ama silahın var. Ama ikisini de alır getirirse toplantıya ve kullanırsa silah gibi o zaman silaha iki ceza var, hem bulundurmaktan hem de bunu kullanmaktan, oysa buna bir ceza var, silah gibi kullanmaktan. Bu mantığı kurmuyor, kurnazlıkla o yalanı kara propagandaya dönüştürüyorlar ve zannediyorlar ki millet de buna inanacak" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Ala, şöyle devam etti: "Suçlular tedirgin olacak ama suç işlememiş olanlar da rahat olacak. İşini iyi yapan güvenlik birimleri taltif edilecek, kötü yapan, art niyetli davranan da cezalandırılacak. Getirdiğimiz şeyler bunlar.
Vatandaşın can ve mal güvenliğinden bahsediyoruz. Eğer eleştireceksiniz oturup çalışacaksınız. Dersinize çalışıp eleştireceksiniz. Vatandaşın can ve mal güvenliğinin söz konusu olduğu bir düzenlemede kulaktan duyma birtakım yanlış argümanlarla, yalan yanlış malumatlarla eleştirmeyeceksiniz"
"Emniyette 3 bin 329 kişi soruşturuluyor"
Ala, "paralel yapı" ile mücadeleye ilişkin, "2012 yılında 250 bin kişi dinlenmiş. Bir kişi minimum 10 kişiyle konuşsa 2 milyon 500 bin kişi ediyor onlar da dinleniyor çünkü. 20 kişiyle konuşsa -ki daha az değildir- 5 milyon insan eder. Hedef kitleler kim? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Anayasa Mahkemesi, kuvvet komutanlıkları, bakanlıklar, MİT, Dışişleri, sivil toplum örgütleri, başkanları ve çocukları, Diyanet İşleri Başkanlığı, iş adamları, siyasi partiler, kamu bürokratları, savcılar, o yapıdan olmayanlar, gazeteciler. Yani akıl almaz bir durum" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Ala, "Bunların bir kısmı da hiç karar alınmadan, mesela TİB'de, jandarma, emniyet üzerinden zaten hukuka, ahlaka aykırı dinlemeler yapılıyor, bir de onlar oradan emniyet istihbarata paralel hat çekiyorlar. Oradan da artık -araştırılıyor, soruşturuluyor- yurt dışına mı nereye verildiyse uydu aracılığıyla, başka yerlere servisler yapılıyor. Onlar şimdi nerelere verilmiş diye soruşturuluyor. Orası da tamamen kayıtta yok. Öyle bir bağlantı var ama devlet kayıtlarında yok" dedi.
Ala, "Emniyette 3 bin 329 kişi soruşturuluyor. 510 kişi görevden uzaklaştırıldı. Bunlardan 251'i, meslekten ihraç edildi. Şu anda dosyası hazırlanmış olan 776 kişi meslekten çıkarılsın diye talep edilen var. Bin 860 kişi de kişi hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Şimdi tabii bunların denetimini yapması gerekirken göz yummuş, yapmamış onlar da disiplin cezası altında başka yerlere tayin edildi. O görevlerden alındı" ifadelerini kullandı.
"Milyonlarca insanın girdiği sınavların soruları çalınıp verilmiş"
2010'dan beri yapılan bütün sınavların denetim altında olduğunu söyleyen Ala, "Hem adli denetim hem idari denetim devam ediyor. ÖSYM ile ilgili de adli denetim devam ediyor. Orada ayrıca idari denetim devam ediyor. Yakında, bunlar birden çok vaka, sonuçlandıkça davalar açılacak. İdari yönden de cezalandırılması gereken yani idari disiplin cezası, meslekten çıkarma cezası alacak olanlara da o cezalar uygulanacaktır" dedi.
İçişleri Bakanı Ala, şöyle devam etti: "Kamu personeli sınavına milyonlarca insan iş bulmak için giriyor. Çalıyorsunuz soruları ya da ayarlıyorsunuz ve kendi grubunuza ait olanlara veriyorsunuz. Onlar kazanıyor, öbürleri de sınava girmiş, kaybetmiş oluyorlar. Bunun izah edilir tarafı var mı? Vatandaş bunu buluyor, şikayet ediyor. Gittiği savcı da yargı da aynı yere mensup. Birlikte kapatıyorlar. Devlette bir suç işlenmişse bunun mutlaka faili vardır. Kapatan da suçlu olur. Milyonlarca insanın girdiği sınavların soruları çalınıp verilmiş. Öyle bir mekanizma ki anlı şanlı, ismi de bilinen, sürekli doğruluktan, dürüstlükten bahseden insanların kardeşleri, akrabaları da yüzde 100 alıyorlar, yani bütün soruları yapıyorlar. Sonra o ortaya çıkıp ikinci sınav yapılınca da o sınava da girmiyorlar. Çünkü ortaya çıkacak. Fakat başka alanlarda sınavlara girmişler. O alanlardaki sınavların da sorularının çalındığı şimdi tespit edildi. O soruşturma devam ediyor. Oradan aldıkları puanlarla da yine işe girmişler. Mide bulandırıcı bir durumla karşı karşıyayız. Allah buna razı olmaz"
"2012'de 250 bin kişi dinlendi"
Ala, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili "İzleme, dinleme cihazı yerleştiriyorlar, o anki başbakanımızın odasına, devletin parasıyla, bizim onlara devleti koruyun, teröre karşı devleti koruyun, saldırılara karşı milleti ve devleti koruyun diye verdiğimiz ödenekten. Gidiyorlar Danimarka'dan yeni icat edilmiş, bir yere yerleştirdiğiniz zaman sonradan çıktı ki orada gürültü bile olsa insan sesini seçip alıyormuş, o tek yere satılmış, Emniyet İstihbarat Dairesi'ne satılmış, hepsi çıktı ortaya. Gidiyorlar o firmadan alıyorlar, getiriyorlar, burada Sayın Başbakan'ın odasına yerleştiriyorlar, ofislerine. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bir ülkenin başbakanını, yanında koruma diye aldığınız adamlar dinlemeye başlıyor. Neden dinliyorsun, ne adına yapıyorsun, sonra çıktı tabii ne adına yaptıkları" dedi.
2012'de 250 bin kişinin dinlendiğini belirten Ala, "Bir karar alınıyor ama onlarca insan, bu kişiyle konuşuyor. Onlar da dinleniyor. Bir kişi 20 kişiyle konuşsa 5 milyon insan eder. Akıl almaz bir durum. Bunlar hep depolanmış, kimine şantaj yapılmış, kimine tehdit götürülüyor. Böyle bir şey olabilir mi?" şeklinde konuştu.
"Hakkında yakalama kararı olan 5 emniyet görevlisi yurt dışına kaçtı" iddiası
İçişleri Bakanı Ala, "Başbakanlık ofisinin dinlendiği iddialarına ilişkin hakkında yakalama kararı olan 5 emniyet görevlisinin yurt dışına kaçtığı" iddiasına ilişkin, "Hem kırmızı bülten çalışması var hem de yurt dışına gittiklerine dair bilgimiz de var. Daha ötesi nerede olduklarına dair de var" dedi.
Ala, "Bir yapının -cemaat diye tanımlarsanız- eğer örgüte dönüşmemişse dinlemeyle ne işi olur? Başbakanla, MİT'i dinlemeyle, yardım tırını durdurmayla ne işi olur? Çözüm Süreci'ni engellemeyle, insanlardan şantajla para toplamayla ne işi olabilir? İstihbarat örgütü müsün? Senin istihbaratla falan ne işin olur? Zaten millet buna şaşırdı. Böyle bir şey görülmüş değil. İyi niyetlerle, gerçekten yardım yapayım, memlekete faydam olsun diye burada bulunmuş olanlara söylüyorum, vakit geçirmeksizin, behemehal bu tür şeylerden ayrılın" diye konuştu.
