Dil gidince din de gitti
Giriş:
09.12.2014
00:00
Güncelleme:
09.12.2014
12:09
Yeni Şafak’taki yazısında Yusuf Kaplan, Osmanlıca’nın bilim dili olma noktasındaki niteliklerine dikkat çekti ve “Dil Devrimi, vahyin ışığında yoğrulan dil’imizi sekülerleştirdi; İslâmî muhtevasını bitirdi. Din de, İslâmî ruhunu yitirdi. Dil, gidince; din de gitti; hayat çölleşti” ifadelerini kullandı.
İŞTE O YAZI:
(...) Osmanlıca Türkçesi, dünyanın en zengin dilidir. Nicelik bakımından değil, nitelik bakımından.
Bu açıdan İngilizce'den kat be kat zengin bir dildir. İngilizcenin derinliğinden sözetmek elbette ki abesle iştigaldir.
Osmanlıca dünyanın bütün belli başlı düşünce dillerinin, sanat dillerinin, bilim dillerinin, kısacası medeniyet dillerinin hepsinden beslenmiş, Osmanlıcanın omurgasını, ruhunu oluşturan Kur'ân Arapçası'nın filtresinden geçirerek beslendiği bütün dilleri kendine maletmiş tek derinlikli dünya dilidir.
Osmanlı Türkçesi bir yandan Arapça'nın, Farsça'nın, İbranîce'nin hatta Hint dili Sanskritçe'nin temel kilit kavramlarını, öte yandan da Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Balkan dilleri, Rusça başta olmak üzere Batı uygarlığının kurucu iki dili Grekçe'nin ve Latince'nin ana kavramlarını kendisine maletmesini bilen tek dünya dilidir.
Böylesine "çoğulcu", derinlikli ve çaplı bir dünya dilinin Türkiye'de Dil Devrimi'yle yasaklanmış olması, oldukça mânidârdır.
Türkiye'nin asıl sorunu, dil'dir: Medeniyet dili: Müslüman zihninin, idrakinin ve tefekkür biçiminin yitirilmesi.
Unutmayalım: Düşünemeyen, düşer; düş göremez.
Dil Devrimi, vahyin ışığında yoğrulan dil'imizi sekülerleştirdi; İslâmî muhtevasını bitirdi. Din de, İslâmî ruhunu yitirdi.
Dil, gidince; din de gitti; hayat çölleşti.
Unutmayalım: "Dillerini" yitiren toplumlar, "Yer"lerini; Yer'lerini yitiren toplumlarsa, Yön'lerini de yitiririrler ve insanlığa bir şey veremezler.
Osmanlıca seçmeli değil zorunlu ders olmalı. Yoksa hiç bir işe yaramaz, geri teper, onca emek boşa gider! Kimse de bir daha böyle bir şeye cesaret edemez!
Böylesine zengin bir medeniyet dilinin, orta ve uzun vadede, önümüze açacağı ufukları ne kadar görebiliyoruz, bilmiyorum doğrusu.
Ama yazıyı iki aforizmayla bitirmek istiyorum:
Bir toplumu yok etmek mi istiyorsunuz?
Dilini, kültürünü yokedin! (...)
YUSUF KAPLAN / YENİ ŞAFAK
(...) Osmanlıca Türkçesi, dünyanın en zengin dilidir. Nicelik bakımından değil, nitelik bakımından.
Bu açıdan İngilizce'den kat be kat zengin bir dildir. İngilizcenin derinliğinden sözetmek elbette ki abesle iştigaldir.
Osmanlıca dünyanın bütün belli başlı düşünce dillerinin, sanat dillerinin, bilim dillerinin, kısacası medeniyet dillerinin hepsinden beslenmiş, Osmanlıcanın omurgasını, ruhunu oluşturan Kur'ân Arapçası'nın filtresinden geçirerek beslendiği bütün dilleri kendine maletmiş tek derinlikli dünya dilidir.
Osmanlı Türkçesi bir yandan Arapça'nın, Farsça'nın, İbranîce'nin hatta Hint dili Sanskritçe'nin temel kilit kavramlarını, öte yandan da Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Balkan dilleri, Rusça başta olmak üzere Batı uygarlığının kurucu iki dili Grekçe'nin ve Latince'nin ana kavramlarını kendisine maletmesini bilen tek dünya dilidir.
Böylesine "çoğulcu", derinlikli ve çaplı bir dünya dilinin Türkiye'de Dil Devrimi'yle yasaklanmış olması, oldukça mânidârdır.
Türkiye'nin asıl sorunu, dil'dir: Medeniyet dili: Müslüman zihninin, idrakinin ve tefekkür biçiminin yitirilmesi.
Unutmayalım: Düşünemeyen, düşer; düş göremez.
Dil Devrimi, vahyin ışığında yoğrulan dil'imizi sekülerleştirdi; İslâmî muhtevasını bitirdi. Din de, İslâmî ruhunu yitirdi.
Dil, gidince; din de gitti; hayat çölleşti.
Unutmayalım: "Dillerini" yitiren toplumlar, "Yer"lerini; Yer'lerini yitiren toplumlarsa, Yön'lerini de yitiririrler ve insanlığa bir şey veremezler.
Osmanlıca seçmeli değil zorunlu ders olmalı. Yoksa hiç bir işe yaramaz, geri teper, onca emek boşa gider! Kimse de bir daha böyle bir şeye cesaret edemez!
Böylesine zengin bir medeniyet dilinin, orta ve uzun vadede, önümüze açacağı ufukları ne kadar görebiliyoruz, bilmiyorum doğrusu.
Ama yazıyı iki aforizmayla bitirmek istiyorum:
Bir toplumu yok etmek mi istiyorsunuz?
Dilini, kültürünü yokedin! (...)
YUSUF KAPLAN / YENİ ŞAFAK
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN