En son ne zaman birileriyle ortaklaşa, yan yana bir şeyler üretebildiğiniz veya içindeyken topluluk ruhunu hissedebildiğiniz bir ortamda bulundunuz? 'Bir araya gelsek ne güzel işler çıkarırız.' dediğiniz insanlarla en son ne zaman bir araya gelebildiniz? Yoksa 'birey'e verdiği önemin ayarını kaçırırken, toplu halde bir şeyler yapabilmeyi bir köşeye iten modern hayat dinamiği sizi de mi bir başınıza bıraktı? Sanatçı Andrea Zittel'in projesi, üreten insanları fiziksel olarak bir arada olmaya davet eden ilginç bir iş. The Wagon Station Encampment (Vagon İstasyonu Kampı) adlı proje kapsamında California'nın bir çölünde kendi kendine yetebilen bir kamp alanı kurulmuş. Burası, çadırvari kabinlerden, ortak bir mutfak ve açık hava duşlarından oluşuyor. Kişisel ve kültürel gelişim peşindeki sanatçıları, yazarları, düşünürleri ve kamp yapmayı sevenleri bir araya getirmek üzere hazırlanmış bu ortamın amacı ise, temelde, topluluk ruhunu canlandırabilmek. Çölün ortasında yer alan, şehir hayatının tüm uyaranlarından arındırılmış haldeki bu atmosfer, burada bir araya gelen insanları da yalnızca düşünmeye ve üretmeye itiyor gibi. Yine aynı arındırılmışlık, projenin topluluk olma amacına da katkı sağlıyor ve muhabbetlere, üretime olanak tanıyor.