Notos, son dönemde Türkiye'de de oldukça büyük bir hayran kitlesi oluşan yer altı edebiyatını ele alan sayısında 'Yeraltı edebiyatı diye bir tür var mı, yoksa bu bir pazarlama taktiği mi? Yeraltı yayıncılığı nedir? Bir metin ne zaman yeraltı eşiğini aşar? Blog çağında yeraltı neresi? Fanzinleri yeraltı edebiyatının neresinde konumlandırabiliriz?' sorularına yanıt aradı. Altay Öktem, Hasan Bülent Kahraman, Şenol Erdoğan, Cem Akaş, Hande Öğüt, Özgür Uçkan, Süreyyya Evren, Hikmet Temel Akarsu, Ozan Marakoğlu'nun yazılarının yer aldığı dosyaya ünlü karikatürist Bahadır Baruter'in çizimleriyle katıldı. Notos'un Yer altı Edebiyatı dosyasındaki yazalar, yer altını şu sözlerle tanımldı: YER ALTI OKURUN GÖZÜNDEDİR Cem Akaş: 'Yeraltı, yazarına (ve kasaya) para kazandırsın diye uydurulmuş bir etiketten öteye gitmez; kapitalizmle mücadele ettiğini söyleyen sokak sanatçılarının, ilk fırsatta müzelere girmeye ve yapıtlarına dolar bazlı değerler biçmeye ne kadar teşne olduklarını gördüğümüzde duyduğumuz şıngırtı gibi, yayınevlerinin yazarlarla bir olup 'müşteri'ye 'ürün' olsun diye kotardıkları tekil ya da dizi kitaplardan yükselen şıngırtı, işte buna işaret eder.Ve unutmamak gerekir: gerçek yeraltı, okurun gözündedir; okurunun saklayarak okuduğu her kitap, onun için kişisel bir yeraltı çemberi oluşturuverir, bu da parayla olacak birşey değildir.' TEMEL DEĞERLERE SALDIRMAK YER ALTI EDEBİYATININ İŞİDİR Hasan Bülent Kahraman: 'Yeraltı edebiyatının çıkış noktası budur: sistemin temel değerlerine saldırmak. Onunla ölümcül bir mücadeleye girmek. Burada esas olan mücadelenin kendisidir. Kazanmak değildir. Kazandığı anda yeraltı edebiyatı mağlup olacaktır. O durumda kendisini sisteme karşı alternatif olarak sunacak, eski sistemin yerine kaim olacaktır. Mesele bir yer değiştirmeye dönüşecektir. Yeraltı edebiyatı ise varlığını sürekli mücadeleye borçludur. Sistem değişebilir. O bu defa değişen sisteme tepki gösterecektir, ona karşı çıkacaktır, karşı gelecektir. (AHABER.COM.TR)